23 yaşında hayatının anlamını bulan, opera sevmeye başlayan, hatta provaları çekerken orkestra çukurundaki müzisyenlerle bile selamlaşan Muhsin bir yandan da Radikal’in ekleri için, hayatımızda giderek daha büyük bir önem kazanan dizilerin oyuncularını fotoğraflamakta. “Mesela Okul filmi çekilmiş, Melisa Sözen daha lise ikinci sınıfta. Rıza Kocaoğlu, Taylan Biraderler ilk çalıştığım isimlerden. Halit Ergenç’le Acı Aşk için çalışmıştık ilk olarak mesela. Kafamda oturmuş bir şey yok henüz ama Radikal Cumartesi’de, Kitap’ta fotoğraflar yavaştan dikkat çekmeye başlamıştı.” Tam burada Cumartesi’nin o zamanlardaki editörü olarak, dergicilikten gelmiş birinin tabii fotoğraf kullanımına önem vereceğini belirtmeden geçmiyor, hafif de şişiniyorum. “Tabii, tabii,” diyor Muhsin. “Bunlar bana da başka türlü işliyordu. Bu hafta nasıl dikkat çekeriz, farklı ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. TÜYAP Kitap fuarı zamanında gazetenin reklamcılarından biri gelip, gösterilen ilgiden olacak herhalde Radikal Kitap ekinin kapak fotoğrafı için teşekkür etmişti bana. Çok hoşuma gitti bunu duymak. Yeni kadrajlar kullanmaya başladım, kaş üstünden, dudak altından kesiyorum portreleri. Sayfa sekreterimiz rahmetli Müjdat Abi her konu için bir dik, bir yatay fotoğraf isterdi benden. Ben de sayfaya göre fotoğraf çekemem, sen benim kadraja göre sayfa yap derdim, didişirdik ama karşılıklı epey şey öğrendik.”
Yıl 2003’e geldiğinde artık Kültür-Sanat dünyasında bilinen bir isim olmuştur Muhsin Akgün, çoktan özel siparişler de almaya başlamıştır. Fakat Pina Bausch’un İstanbul’u anlattığı Nefes isimli dans performansında çektiği ve gazeteye basılan fotoğrafı Pina Bausch görüyor ve “Gösterinin afiş fotoğrafı bu olsun,” diyor. İşte bu, Muhsin’in kariyerinde önemli bir dönüm noktası oluyor.
Ve sıra vatan borcunu ödemeye geliyor, Muhsin Akgün askerde, yıl 2006. Konser fotoğraflarını kitaplaştırma fikri askerdeyken aklına geliyor. Askerden döner dönmez bu fikri Derya Bengi’ye, Hakan Lokanoğlu’na açıyor ve oradan yürüyorlar. Ortaya Söz ve Müzik: İstanbul / Lyrics and Music:Istanbul çıkıyor. Bütün bunlar olurken arkadaşları Funda Düşgör ve Özlem Akova, bir oyuncu temsil ajansı kuruyor, onlara bağlı bulunan oyuncuların fotoğraflarını Muhsin çekmeye başlıyor. Fadik Sevin Atasoy, Selin Demiratar, Irmak Ünal’la çalışıyor. Sonra yapım şirketi Tim’s Productions’ın (kadri bilinmeyip erken veda eden iyi işlerden) Es Es dizisinin basın tanıtım fotoğraf çekimlerini üstleniyor. Bu işi ona veren Başak Abacıgil, şimdi TAFF Pictures’ın genel müdürü. Daha sonra id İletişim ile dizi afişleri çekmeye başlıyor. Dizilerle ilgili sayısız projede çalışıyor ama Muhteşem Yüzyıl fotoğrafları bir eşik atlatıyor ona bu kulvarda. Bir yandan da konserler, oyunlar, operalar, nobelli nobelsiz yazarlar, ressamlar, şairler, kültür sanat alanından aklınıza kim gelirse bir bakış atıyor Muhsin’in kamerasına. Kabul edersiniz ki bu suratların hepsinin bir hikayesi var doğal olarak. Muhsin demesin de kim desin “Herkesle çalışamam ben,” diye?
Radikal kapandığından bu yana Hürriyet’in eklerinde görüyoruz fotoğraflarını Muhsin’in. Artık ünlülerin eskisine göre daha mı doğal olduğunu soruyorum. “Günümüzde kimsenin olduğu gibi çıkmakla ilgili bir sıkıntısı yok, olsa sabahın köründe, gece yarısı yatarken selfie çekip koymaz instagrama zaten,” diyor. Doğru. “Ama basında yer alan fotoğraflar konusu biraz farklı. Dergi ve gazetelerde fotoğraflar arşivleniyor ve hiç beğenmediğin, çok eski bir fotoğrafın yıllarca sürekli karşına çıkabiliyor mesela,” diye ekliyor. Bu nedenle bir çok ünlü isim arşivlerdeki eski fotoğraflarını yenileriyle değiştirmek için çabalıyormuş mesela.