Hem James Gandolfini hem de The Sopranos’un büyük bir hayranı olarak (ne kadar büyük diye sorarsanız, King Lear ile The Sopranos’u bir tuttuğumu söyleyebilirim), dizinin Türk versiyonunun çevrileceğini duyunca epey güldüm. Dalgasını geçtim. Ama Pazartesi akşamı önyargısız bir şekilde televizyonun başına oturdum ve Altındağlı’yi izledim. İşte gözlemlerim:
1. Bir kere Altındağlı, The Sopranos’dan etkilenip de Türkiye için yeniden yorumlanmış bir yapım değil. Dizinin ilk bölümü, neredeyse orijinalinin ilk bölümüyle birebir aynı. Bazı karakterler değişmişse de (ki onlara birazdan geleceğim) fonksiyonları yine de aynı kalmış. Fakat orijinal hikayeye bu kadar bağlı kalmasından olacak, Altındağlı’da otantiklikten eser yok. The Sopranos’da ne varsa al, İstanbul’a taşı, al sana “Türkiş Sopranos”. Hani yıllardır bir resim forwardlar ya insanlar birbirlerine. Anadolu’nun bir yerinde girişimci lokanta sahibi turist çekebilmek için vitrine günün spesiyalitesi Piliç Çevirme’nin İngilizcesini de yazmış: ‘Chicken Translate.’ İşte Altındağlı da dizilerin Chicken Translate’i olmuş.
2. The Sopranos, Alabama 3’nin Woke Up This Morning adlı şarkısıyla başlar, jeneriğinde de Tony Soprano, arabasıyla New York’tan New Jersey’deki evine gider. Alakasız değildir; bu jeneriğin belli bir akışı vardır. Ayrıca şarkının sözleri de dizideki Ödipal temaya uyar. “Bu sabah uyandım ve tabancamı kaptım; annem bana seçilmiş olduğumu söyledi; şanssız doğmuşsun derdi ama sen özelsin,” vb. Altındağlı’da ise jenerik orijinalin kötü bir kopyası. Hani onu bıraktım, komik bir kopyası. Arka planda “yakarım bu şehri, yakarım” minvalinde sözler bulunduran bir şarkı, Ekrem Altındağlı (Şafak Sezer), Anadolu yakasından Avrupa’daki evine doğru arabada yol alıyor. Orijinal jenerikte bir bütünlük vardır ama burada hak getire. Anladığım kadarıyla Kemerburgaz’da olan evine gitmek için Ekrem Bey şu güzergâhı kullanıyor: Ümraniye – İkinci Köprü – Piyalepaşa - Kağıthane Tüneli – Levent – 2. Köprü – 4. Levent – Mecidiyeköy – 1. Köprü – Tekrar 4. Levent – Şişli – Kağıthane – Kanlıca – Çamlıca – 2. Köprü Para mı dayanır benzine?
3. Ekrem Altındağlı, İstanbul’un önde gelen mafya babalarından biri. Oysa dizi başladığında Tony Soprano daha baba değil. New Jersey’nin Kuzey’inin patronu. Sonra onun başkanı kanserden ölünce yerine geçiyor. Her zaman da işi New Jersey sınırları içinde kalıyor ve New York’ta Lupertazzi ailesine bağlı (ta ki son sezona kadar). Altındağlı’da ise Ekrem Altındağlı hem patron hem de İstanbul’da. Yani Tony’deki eziklik karakterde yok. Hani Ankara’dan gelmişler ama babası da İstanbul’da resilik yapmış olduğuna göre Ekrem de İstanbul doğumlu. Bu gibi nüanalarıAltındağlı kaçırıyor. Yakalayacağını da zannetmiyorum. Louis Armstrong’un dediği gibi: “Bazı insanlar vardır, bilmiyorlarsa, onlara anlatamazsın.”
Erdal Haskan
04/12/2013 14:55