Diğer taraftan Meryem Şevket’e kolye meselesini anlattı. Kolye benim ve İsviçre’deki evin kasasında duruyordu, Vahit almış, hatta tekneyi de o yakmış dedi. Şevket Vahit’in neden böyle bir şey yapmış olabileceğini anlamaya çalışırken Meryem başladı anlatmaya: VAhit CAhit’in hastalığı ve ölümünden beni sorumlu tutuyor. Cahit eceli ile ölmedi. Organ yetmezliği yüzünden öldü; sebebi de zehirlenmiş olması deyine Derin Şevket derin derin baktı. Ne demekti şimdi bu? Yoksa Meryem mi öldürmüştü Cahit’i?

Şevket ‘Seni polise şikayet edecek değilim, anlat sen mi öldürdün yoksa Cahit’i?’ deyince Meryem hepimizi merakta bırakan bir yanıt verdi: Bu çok uzun bir hikaye Şevket… Bana zaman ver.

Bu arada Zeynep’i her yerde arayan bizimkiler manava da sordular. Yok dedi, buraya geldi ama birden kayboldu bir şey bilmiyorum deyince üzerinde durmadılar ama adam bir şey saklıyor gibiydi.

Şevket Meryem’in ağzından laf almaya çalışırken bir takım karanlık tipli adamlar minibüsle gelip Birol’u limana bıraktılar. Birol fena dayak yemişti. Belli ki amcasıyla arasındaki mevzu kötü sonuçlanmıştı. Hemen yanına koştu Meryem ile Şevket. Birol’un telefonu çaldı, arayan Vahit’ti ve Meryem’i istiyordu.

Vahit içimizi ürperten bir konuşma yaptı Meryem ile. Meryem de hem korktu hem feci sinirlendi bu konuşma sonrası. Tekneyi de ben yaktım, Birol’u da ben dövdüm dedi. Ama şimdi de başımıza Vahit çıktı dedirten başka şeyler de söyledi; ‘Kendi kanımdan birine bunu yaptım senin kanından birini neler yapmam?’…