Yarın oldu, hayroldu gerçekten de. Zeynep, Fatih’e ‘kahramanımsın’ diyor ama aslında kendisi de kocasının ‘kahramanı’….
Fatih uyandığında bavulları yapmış, tüm pozitifini toplamış, haydi gidiyoruz diyen Zeynep’I buldu karşısında. Her şeyi planlamıştı Zeynep. Sadece O, Fatih ve tatlı oğulları Selim olacaktı. Uzaklaşacaklardı herkesten, her şeyden, sahte şirketlerden, olmayan başarılardan.
Her şey tamamdı. Kapatılan telefonlar, hippi ruhları ve hatta hippi minibüsleri bile. Ama tek bir eksik vardı. Nereye gidecekleri konusu. Olsun, onu da yolda giderken düşünüp bulacaklardı. Şimdilik en önemlisi uzaklaşmaktı.
Geride kalanlar ise pişman, üzgün ve çaresizdi. Herkes bir şey yapmalıyız diyordu ama ne? Selin, kendimizi affettirmeliyiz derken Meryem çocuklarla ben konuşmalıyım diye atladı. Gülsüm Hanım ise konuşup ikna etme işini üstlendiyse de Mukaddes izin vermedi. O doğurmuştu, o konuşacaktı.
Sonuç olarak Meryem ve Mukaddes Zeynep’lerin kapısında karşılaştılar ve yine laf dalaşına girdiler. Belli ki bundan sonra Meryem vs. Mukaddes sahneleri izleyeceğiz bol bol.