Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
Rana’cığım, şekerim nerede senin kalbin? Nerelere attın da bulamıyorsun o kalb?. Sırf Güneş’e inat Sevilay’ı aramak! Rana hakkında hep soğuk, mesafeli, kalbindeki sıcaklık eksilere yakın evet ama hakkaniyetli diye düşünmüştüm. Son iki bölümdür geri alıyorum bu düşüncelerimi. Nerede hata ettiğimi düşünüyorum ve fark ediyorum ki o bir Mertoğlu. Üstelik Mertoğlu hanesinin kara kutusu. Damarına basıldığında -ki Güneş bu bölüm damarına basmak şöyle dursun, o damarın üstünde çakkıdı çakkıdı dans etti- o kutudakileri çıkarmak Rana için çok da zor değil. Daha neler çıkacak o kutudan, beklediğimiz cevaplar Rana’dan mı gelecek, izleyip göreceğiz hep birlikte.
Bir de sizi de sıkmadı mı artık bu cevapsız sorular; her bölüm yeni bir soru düşürüyorlar aklımıza. Hak mı, reva mı ey senaristler! 20 bölümdür sizinleyiz bizim de bazı cevapları almaya hakkımız yok mu sizce de? Bir ışık var görebiliyorum ama çok uzak ve sürekli uzaklaşıyor, bu da bir süre sonra yoruyor insanı.
