Vazgeçilebilir mi? Oldu bittiye getirip yüreğinden silebilir misin yaşananları? Ya da izlerini vücudundan? Durabilir misin onca şeyi düşünmeden, tekrar tekrar hayal edemeden?
Ah Ali! Ah Mavi! ‘’Oldu mu şimdi bu!’’ bütün bir bölüm boyunca en çok kullandığım cümleydi herhalde. ‘’Birbirimizin evi oluruz,’’ dedikten iki hafta sonra ‘’yoluma bakarım,’’ demek. Yakışmadı uzaydaki çocuk. Sizin uzayınızda böyle şeylere yer verilmemeliydi. Selin’e hep destek, tam destek modundayken birden fark ettim ki aslında Ali de haklı. Kendine göre tabii ki. ‘’Cesaretin var mı benimle oynamaya?’’ diyen Selin’e n’oldu? Nereye gitti o kız? Biz de biliyoruz, olacak iş değil ama son birkaç bölümdür gördük ki istediğiniz zaman gayet oluyor. Siz değil misiniz Sevilay’ın evinde birlikte uyuyan? Sen değil misin Selin Maviş’in yaralarına dokunan, saran? O çatıda ‘’Gitme o zaman,’’ diyen kız nereye kayboldu? Sen İzmir kızısın tatlım, sen Güneş’in kızısın. Azıcık itelesen çıkmaz mı o içindeki efe? Gelmez mi bi cesaret? Hadi yüreğim ha gayret, diye gidemez misin Aliş’e?
Yazının buraya kadar olan kısmını o son sahneyi izleyene kadar yazmıştım. Selin belki deneyelim demeye gitmedi ama ne olursa olsun yaralarını sarmalıyım diye düşünüp gitti Ali’ye. Sonuç hüsran.
Yine olmadı Ali. Yine olmadı, boşluğunu Elif’le doldurabileceğini düşünmek. Olmadı. Elif demişken Emre’nin bu işte bir parmağı olduğunu düşünen bir tek ben miyim? Telefonun diğer ucundakinin Emre olması çok da uzak ihtimal değil, benden söylemesi. Elif’le yeni tanıştık, benim ona kredim 10 üzerinden 5. Yaptıkları veya yapmadıklarıyla azalabilir de çoğalabilir de hesap. İçimde bir yerler çoğalacağını söylüyor. Yalan söylemeyi çok da beceremeyen biri nereye kadar devam ettirebilir ki oyununu? Göreceğiz.