Çınar ve Yeşim cephesi ise yer yer rüyalarda buluşur ve yoğun straplez gelinlikli. Yeşim yüzüğü attığından beri çok pişman ama o gelinliği de giymek istiyor. Orta yolu ya bulacak, ya bulacak. Çınar yine balıkta, bildiğimiz üzere. İstanbul’da balık yoksa sebebi Barutçular ve onları üzenlerdir. Her üzüldüğünde balığa giderse bunlar nasıl balık kalsın koca denizde. Kuruttular vallahi…
Biraz da kudurtmuş olabilirler tabii. Çınar köşede sessizce balığını tutarken Kız Kulesi manzaralı bir düğün fotoğrafı isteyen biraz da Gelinzilla olan taze bir çift geliyor. Haşin kaplan ve sevimli tavşan… Konu straplez gelinlik olunca tabii Çınar karışmadan duramıyor. Ve işin sonu denize düşen haşin kaplan ve kodese düşen Çınar oluyor. Haberi duyan da karakola koşuyor ve uzun ikna çabaları sonucu Çınar çıkıyor nezarethaneden. Gelinle konuşan Yeşim de gaza geliyor ve Çınar tekrar nezarethanedeki yerini alıyor.
Defne, abisini yok yere parmaklıklar ardında tutan Yeşim’e kızıyor orta yolu bulmak da Yalın’a kalıyor. En sonunda kendini affettirmesi gerektiğini anlayan Yeşim polis memurunun kelepçesini alıp bir tanesini kendi koluna ve diğerini polisin koluna geçirerek kendini zorla Çınar’ın yanına attırıyor. Konuşup anlaşıyorlar ve birbirlerine verdikleri sözü hatırlayarak barışıyorlar.