“Baba bana bağırma,
kendine bağır,
yoksa her şey bitebilir.”
-Akgün Akova
Haluk, içindeki psikopatı sahalara saldığında Ali’nin gözlerine oturan çocuk içimden aynı dizeleri tekrarlamama neden oldu. 'Baba bana bağırma,' masum kalırdı Ali’nin yaşadığının yanında; Haluk sadece bağırsa belki de daha çabuk büyürdü ‘içindeki küçük çocuk’. Büyüyemez artık, bu kadar yara bere içinde, hala kanarken altı yaş yarası dizinden, hiçbir sevgi ikna edemez Ali’yi büyümeye.
Haluk, elinde savurduğu kemerle çirkin bir adam. Haluk, oğluna saldırırken içinde dizginleyemediği öfke ve hakimiyet duygusu, kapalı kapılar ardında tutulası. Kimse sevmemiş gibi, kimseyi sevmemiş gibi kötü.
Haluk’un Sevilay’ın boğazına sarılı elini son anda çeken Ali hangisine yansın; annesinin bitmek bilmeyen Haluk takıntısının onu getirdiği hale mi, babasının öfke kontrolsüz bir psikopat oluşuna mı? Onlar bu denli çirkinken, Ali böylesine güzel büyümeyi nasıl başarmış? Kendi sardığı için mi yaralarını? Ali’nin aksayan yanlarını da gördük öfkesini de ama asla Haluk kadar çirkin bir adama dönüşmedi, Sevilay kadar takıntılı biri haline ise hiç gelmedi.
Haluk çok garip, çok dikkatle izlenilesi bir karakter, kendisini anlamak da anlatmak da mümkün değil. Ben bölüm başında Ali’ye verdiği zarardan dolayı kırgınım kendisine, biraz surat asacağım.
Mertoğlu ailesinden beklenen karar çıktı, sonunda. Aylardır herkesin aklındaki tek soru, Haluk neden tedavi olmuyor? Durup durup Savaş’ı kapattığınız kliniğin numarasını neden bir kere olsun Haluk için tuşlamıyorsunuz? Akıllarına yeni gelmiş olacak ya da cesaret etmeleri bu zamanı bulmuş olacak ki Haluk’a profesyonel yardım için kolları sıvıyorlar.
Tabii, ailesinin bu planını öğrenen Haluk, kurduğu imparatorluğun kralı olduğunu hatırlatmak için savuruyor cümlelerini. Elbette faydasız, doktor kontrolünde ambulansla götürülüyor kliniğine. Kendi gidiyor yani, zorlama durumu yok ama elbette Haluk Mertoğlu’nun bir planı var.
Senden de bu beklenirdi.
Biraz ağır olmadı mı Mavi?
Ali, annesinin üzerine saldıran babasının neden, neyi duyup geldiğini bildiğinden tek şüpheliyi Selin olarak görüyor. Lodosunun kıyısını tam kestiremediğinden biraz fırtınaya kurban gidiyor çiçekler. Selin de inattan daha inat, haklıdan daha haklı kıvamını azaltmadığından. Ali’nin saldırısında filikalara yönelmek yerine karşı saldırıya geçiyor.