Bence bölümün en güzel kısımları, günümüzdeki araba yolculuğu sahneleriydi. Öne Harvey’nin yanına oturan Louis, Mike’ı arkada bırakarak üstünlük sağlamak ister gibiydi. Harvey ise bu yolculukta her şeyin çözüleceğinden emin bir şekilde rahatça araba kullandı. Mike; Donna, Rachel, Jessica, herkesle işleri yoluna koyan Louis’in, kendisine de bir pislik gibi davranmaktan vazgeçmesini istiyordu haklı olarak. Fakat Louis, yol boyunca Mike’ı küçümsüyor, sahtekar olduğunu söylüyor, ailesiyle ilgili anlattıklarına bile inanmıyor, aşağılıyor. Anneannesine bile laf söylediğinde ise çileden çıkıyor. Harvey, her ikisini de o kadar iyi tanıyor ki, bir süre sonra benzin almak için duruyorlar ve Louis’in egosundan, Mike’ın ise öfkesinden faydalanıyor. İstasyondan içeri girerken, Louis’e depoyu doldurmasını söylüyor. Louis de yapıştırıyor lafı, bizim oralarda depoyu üniversite mezunu olmayanlar doldurur diyor. Tabii bizim buralardaki gibi pompacı yok ya, kendileri doldurmak zorundalar. Karşılıklı laf dalaşından sonra tabiri caizse birbirlerine horozlanıyorlar. Kesin Mike, ben bu adamı döverim diye düşünmüştür ama iş öyle olmuyor. Louis, Mike’ı öyle bir kafakola alıyor ki, biraz daha boğazını sıksa herhalde adam oracıkta son nefesini verirdi. Louis için şirketi bu kadar önemli işte! Ve aldatılmış, salak yerine konulmuş olmak da cabası. Harvey gelince Mike’ı bırakıyor ama ondan sonra da başlıyor ağlamaya, duygusal adam vesselam!