Hayat işte… Bir dokunuşla altüst olurken, başka bir dokunuşla hayal edemeyeceğin noktalara gelebilir. Yaşadığın coğrafya, ailen, bilerek takıldığın insanlar, tesadüfen karşına çıkanlar ya da yaptığın seçimler belirler kader denen çarkı! Bazen de söylediğin bir yalan döner dolaşır bırakmaz yakanı! Gerçek olmasını halay ettiğin için öyle bir yalan söylemişsindir zaten ama üç beş yıl sonra bir bakarsın yalanın birdenbire gerçek oluverir. Şanssızlıklarla bezeli yaşamın, sihirli bir elin hiç beklemediğin bir dokunuşuyla hayal ettiğin ve yalanını söylediğin o yaşama dönüşüverir aniden. Bu, yalan söylediğin için değil, olmasını çok istediğin ve inandığın için verilen bir ödüldür. Tıpkı Mike Ross’un yaşamı gibi.
Suits’in 13. bölümünde, geçmişin izlerini deştik ve karakterlere dair her şey daha da berraklaşmaya başladı. Bölümün neredeyse yarısından fazlasını oluşturan altı yıl öncesine dair geri dönüşlerle Mike’ın neden avukatlık yalanını söylediğini, Louis ve Harvey’nin bitmek bilmeyen çekişmelerinin kökenini, hatta Rachel’ın işe nasıl başladığını öğrendik. Bölümün doğal seyrinde ise Harvey’nin, Louis ve Mike’ın arasını bulma çabaları hâkimdi.