Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Poyraz Karayel hep bir başka, kusura bakmayın
Sezon: 2 Bölüm: 37

Efeniim küresele karşı Zülfikar mı? Çok özlemişiz çok. “Dünya Güneş’in etrafında bir tur dönüyor diye kırmızı don giymek nedir ya? Bacadan girmek nedir? Çalsana kapıyı, açalım; bir tas tarhana çorbası verelim sana!” Anadolu  çocuğu Zülfikar, bilimsellikle bağdaştırırsa yeni yıl olayını böyle bir şey çıkıyor işte. Güldürürken düşündüren, düşündürürken sevdiren kendini, bir Leyla ile Mecnun bir siz. 2015’den bir hayır göremedik efendim milletçe, 2016’ya girememek lüksümüz de yok. Çocukların ölmediği,  barışın süregeldiği bir 2016 da buluşuruz inşallah dünyacak.

“Git… Git… Git-me dur ne olursun, gitme kal yalan söyledim, doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim, aramızda yaşanacak ‘başlamamış’ bir şeyler var, gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim.” Meltem’le Zülfikar’ın beyin yakan repliklerinde arka planda Sezen çaldı bende. Yapmayın ne olur, gurur sokmayın işin içine, aşkın tek düşmanı gurur. Pis bir şey, bir kere ucundan değdirdin mi aradaki elektiriğe, trafoyu patlatıyor. Tamiri zaman alıyor. Uzaklaşın oradan, dikkat! Meltem’in yarasının üstüne Zülfikar çok yeni, Zülfikar aşkı tanıdı ama aşkın tutkulu yanına alışkın değil. Çuvallamak insanoğluna mahsus, Zülfikar’ın koca yüreği, Meltem’in suçunu bilen özürleri olduğu sürece engebe yok önünüzde. Ama ne olur gurur sokmayın işin içine. Şu adamcağızın kaşlarını da rahat bırak Meltem’ciğim Karayel. Hayır, ben senin yay kaşlarına, ok kirpiklerine vuruldum demekse bu takılışlar, anlayalım, bilelim yani. Dörtlü takılmaca diyorsunuz, ooo yastık savaşı da mı var? Gelin gelin, her ne kadar oradakinin Dafne yerine Sema olmasını istesem de gelin, bir sarılayım size.

Aaaa Ethem Bey n’aptınız! Tam da sevmeye başlıyorduk Mete’yi halbusiki. Beri elinde terliği, öte elinde klavyesi, sokak sokak kovalasa bu adam bizi, yeridir yani. Şaka efendim şaka, terlikleri, klavyeleri pistten alalım lütfen. Sokağa da çıkmayın zaten, malumunuz zemheri soğukları.  Yalnız Sema’nın sırrıyla öldürmeniz, ‘O kadar söylendiniz karakterime, alın size!’ demenin bir yolu değilse ben de bir şey bilmiyorum. Kendimi de bir suçlu hissettim biliyor musunuz? Sevemedik diye gitti adamcağız bir kör kurşuna. Yalnız olmadığımı umuyorum. Değilim di mi? Ah Mete, başta Ayşegül’e yanaşmasaydın belki sevebilirdim seni, belki. Lakin “Burası çok soğuk Sema!” cümlesinden sonra bir ağla, bir ağla. Ciğerlerim söküldü. O karanlık daha net nasıl ifade edilebilirdi acaba? Düşünmelerim yetmedi.

Sema’yı gömmeyin ama ya! N’olur yapmayın Zül-Sef-Taş kardeşilği. Biliyorum çok kızgınsınız, eyvallah ama sormadan soruşturmadan da bu kadar da cephe almayın gözleri yağmur yemiş orman kokanıma. Dafne’nin sergisindeki fotoğrafları alanın Sema olduğu belliydi zaten. Sefer’in fotoğrafını bağdaş kurup izleyen Sema, dağladın beni Sema, içimi şişirdin Sema.  Ah Sema, söyle artık güzelim, daha ne kadar durabilirim arkanda bilemiyorum. İyice Yeşilçam’a bağladın. Mete’ye bel bağlamıştık o da gitti.   -Bak yine bir dürttü vicdanım. Bir susar mısın vicdancığım, ev taranırken çömelerek geçseydi o da, allah allah.-  Böyle beklenmeyen bir yerden, beklenmedik bir anda gelecek öğrenilmesi diyorum ama, göreceğiz.

1 2 3 4
Buse Savaş
24/12/2015 14:53
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR