Asla durmuyor. İlk günahtan son yıkıcılığa, ufacık çocukların ölüm emrini vermekten, irili ufaklı savaşlara, dar bir sokakta işlenen cinayetten tecavüze. Asla bitmiyor. İnsanın insanla savaşı, yaşadığı dünyaya çektirdiği eziyet, doğanın yerle bir edilmesi, çıkarları için herkesi birbirine kırdırmaya meyilli tek canlının, bu gezegenin en yırtıcı hayvanının kötülüğü hiçbir zaman son bulmuyor.
Game of Thrones da her zaman ilk önce insan doğasının korkunçluğuyla ve bu korkunçluğun süregelmesiyle, devamlılığıyla alakalı. Dizinin ahlaki merkezleri olan Ned Stark ve Barristan Selmy'nin ölümlerini kafamıza kafamıza vurmaya çalışmalarının nedeni de bu işte. Kaçış yok, bir an bile unutturmamak için, insanın kötülüğünü aynı yasla, aynı acıyla anmamız ve en çok da kendimizle yüzleşebilmemiz için hep kaldığı yerden devam ediyor. Resmi tarih her ne kadar ayırmaya ve ayrıştırmaya çalışsa da süregelen bir iplik insanın kötülüğü. Her yerinden fışkırıyor, düğümleniyor, giriftleşiyor, çözülüyor ve her zaman aynı acıyı bırakıyor arkasında.