Serzeniş dolu oldu bütünüyle yazı. Sitem, kırgınlık ve kızgınlık aktı kelimelerden. Kelimelerin gözleri dolu dolu, beyazın üstünde. Çünkü duygu yitti. Çünkü anlam sığ kaldı.Biz yücelttikçe, kelimelerden ışıklar serdikçe yollarına, asfalt çöktü. Eğer ki, kıracak bir kelimem olduysa tekrar affola. Ancak yüzüncü kez belirtiyorum ki, buradaysam, sevdiğimi yazmak kadar sevmediğimi yazmak da hakkım. Acilen toparlanılması gerek, bir hafta ağzımıza bir parmak bal çalıp, öteki hafta fazlasıyla geri ödetmek, izleyici kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor. Yüzlerce bırakanı gördüm, yüzlerce ‘Sadece bir hafta daha, sonrası çıkmaz!’ diyeni. ‘Kalan sağlar bizimdir’ mantığı işlemez, reyting sistemi gerçeği var. Kalan sağlar da ancak ve ancak hayranı olduğu oyuncu adına kalır, o mantıkta en fazla iki-üç hafta daha götürür. Sonrası hüsran. Leman Sam bir şarkısında der ki: Ne kadar, nereye kadar? Sorarım, sesimi duyanlar, duyup da duymazdan gelenler: Ne kadar, nereye kadar?
Dipnot: Yazıyı akşam bitirdim ancak göndermedim, bir uyuyup uyanayım, bir çay içeyim, sabah bir okur, öyle gönderirim dedim. Biraz ağır oldu gibi gelmişti çünkü. Ancak reytinglere bakınca, tepkimin yerinde olduğunu düşünüyorum. Yapınca o kadar güzel şeyler çıkıyor ki, bütün çabam, bütün çabamız bu yüzden. Bir de ufak bir sitem daha: Ben akşam yazıyı yazmakla meşgulken, tag açmışlar. Tag’i açan ve katılan kısıma, tövbeler tövbesi ki yanaşmam, kısa bir süre önce taraflarından yediğim küfürün hesabını tutamadım zira. Ama bu değil. Ben de kızdım, yazı baştan sona saldırı düzeninde ilerledi, bir okursak. Ancak tepki koymak, küfürden, ağır ithamdan, açılan savaştan geçmiyor. Unutmayalım ki, bu iş varsa, biz bu işi sevip, izlediysek, şu an bir fandomsak bu yine o bombaladığınız insanlar sayesinde. Gösterilen tepkinin bir haddi hududu var, olmalı. Ayar daha önce de kaçtı, fikrimce sonuçlarını yukarıda sinir harbine girerek belirttiğim şeyler olarak yaşıyoruz, şimdi de kaçıyor. Bulmak lazım dengeyi. Acilinden. Güzel günler.