Savaş ve Nazlı’ya bakamıyorum bile. Niye yahu niye? Melisa, Haluk’tan sebep böylesine derinleşmiş bir karakter iken, neden sadece Savaş ve Nazlı’nın arasını bozmaya gelmiş biri haline dönüştürüldü? Sırrı öğrendik, bitti, bu muydu, nerede devamı? Savaş’ın ayrılmasını iki haftadır gereksiz ve saçma buluyorum zaten. Bu üçüncü haftam. Nazlı ve Yiğit çok minnoş oldular hala daha burdayım onda da tamam, ama gerek var mıydı yani? Savaş ve Nazlı kendi içlerinde problemleri olan bir çiftti zaten, Yiğit’e, Melisa’ya gerek var mıydı? Savaş’ın öğrendiği sır konusuna girmiyorum bile, sebebi bence yok, altı boş. Yanlış anlaşılmalar, konuşulmadan öğrenilmiş bilgiler, SavNaz’ı bitirir miydi? Savaş değil miydi yarasını bir bir Nazlı’ya açan? Nazlı değil miydi Savaş’a hep ama hep omzunu açan? Kendi yarattıkları problemleri, sahil kenarında çözmeye çalışan çift bunlar değil miydi? Ne ara konuşmayan, saklayan, saklanan patikalara saptılar?

Asıl sorun nezdimde şu ki; sırlar üzerine kurulmuş bir dizi, sırlarını yanına katıp yürütmeyi beceremiyor. Temeli sırlar olan inşaat, tam bu noktada içindekilerle birlikte çöküyor. Haluk’un Melisa’sı dedik, öğrendik bitti, devamı yok, Haluk’un Güneş’i dedik, öğrendik o da bitti. İkizlerin babası dedik, öğrendik, gidiyoruz bir yerde ama dehşet sallanıyor ipi, o da boşa çıkacak gibi. En basitinden, bakın en en en basitinden, haftalarca jenerikte adı dönmesine rağmen Kanat Heparı’yı izlemedik biz. Tamam, Mert o kadar yüreyecek bir hikayeye sahip değildi belki ancak boşlukta kaldı, öldü mü kaldı mı, n’oldu bilmedik. Hadi o da dursun burada, diziye adını veren kızlardan Peri bile yok ortada çoğu zaman. Bu kimden kaynaklı, senaryodan mı kesilen sahnelerden mi, bilemiyorum ancak ciddi bir boşluk. İnandırıcılığın bittiği, eksiye düştüğü bir boşluk. Vesaire... Bunca değer gören bir iş, gözümüzün önünde yıkılıyor, ona yanıyorum. Yanıyorum, gününü gecesine katan, AlSel’le, SavNaz’la, HalGün’le yatıp kalkan fandom’a yanıyorum. Yapılması gereken buradayım diye işaret fişeklerini beşer onar fırlatırken, görülmüyor,  yapılmıyor, ona yanıyorum. Duyguya girip yazabileceğim çok kısa yerler vardı, madde madde geçeceğim izninizle.