Bu bölüm adıııım adım adım, kezolukla şirinlik arasında kalmış bir Defne’den, dişi ve ne istediğini bilen Defne’ye geçiş yaptık. İnsan şimdi sonunu bilince de baştaki kezoluklara laf edemiyor ki canım ^.^ Harika bölümün harika finaline kadar neler oldu, birazcık özetledim size. Kendi ellerimle yaptım yiyeceksiniz. Ay aç gelinir ayıp be tok tok geldin yemiyorsun şimdi, laf!
*Sen diyor Defne, bana baktığında diyor, ayakkabım nedir, tahmin edebiliyor musun diyor. Ömer de diyemiyor ki ‘’Vallahi Defnecim alınmak yok. Bazen çocuğunu servise bindiren annenin turuncu çorap üstüne giydiği parmak arası terliksin. Bazen de Bihter’in tango ayakkabısısın. Bu kadar mod değişimi sende cereyan falan yapmasın bak üşütme?’’. Defnecim adam sana milyarlarca şey söyledi, sen gittin toplantıdan ‘’dost başa düşman ayağa bakar, sen niye ayağıma bakıyorsun?’’ çıkarımını yaptın ya helal olsun. Ödem o ödem ya, yavaş yavaş atarsın kezoluğu sıkıntı yok.
Ödevi aldı Defne. Bakacak, gözlemleyecek, kadınları çözecek. Valla Ömer gibi çözebilmen için galonlarca protein tozuna litrelerce tecrübeyi ekleyip içmen lazım. Ama sen bilirsin Defo, yine de turnikelerin orda bekle üç-beş bir şey çıkar sana da. Fark etmedik sanmayın, siz asansörde denk gelebilmek için sabah 10 kez giriş yapıyorsunuz binaya değil mi? Bu kadar karşılaşmak tesadüf olamaz artık.
*Bu kızın başına kötü şeyler geliyor ve Türkiye’nin her yerinde her yaştan kadın, erkek, genç, yaşlı herkes twerk yapıyor. Noldu vigıl vigıl, ağladın mı? Defne ağlayamamıştı, donup kalmıştı. Ne kadar rezil bir şeymiş değil mi? Hala daha yaptıklarını hatırlayınca sinirden pençe pençe oluyorum. Bir de anaya babaya trip atıyor, ayaklarını vura vura gidip kapıları çarpıyor. Yabani, çık odandan çık daha çekeceğin var. Sinan gerçi sensizliğe dayanamayacak belli. Ama o zamana kadar biraz daha: Ö DE YE CEK SİN diyorum sana Seda Sayan sitayla. Senin cebine aroyin koyup polisi aramayan ebeveynine bin kere şükret. Ben olsam çoktan narkotiklerdeydin şimdi.
*Şu Gudu Hala’yla bir saat geçirdiğimi düşündüm bölümü izlerken. Ağır ağır karanlık çöktü. İçim sıkıldı. Ayaklarım dolaba gitti, kafamın üstüne buz koydum. BEBEĞİM BU NEDİR YA? Gencecik Defne karşında besbekar oturuyor, hala sen hiç utanmadın mı? O nasıl altı boş bir özgüven? Kapının önünde kuyruk olmuş adamları ne diye kandırdınız, ekmek dağıtıyoruz mu dediniz? Sarın verin halayı gitsin evden. Zaten Defne’den mükemmel soru geldi; ‘’Gudu Halacım, çok talibin olduğuna emin misin? Çünkü genelde senin yaşındaki erkekler hep evli.’’ Yavrum bu kadın tadında bırakacak olsa çoktan evden gitmişti. Amerikan Devlet Başkanı dahil herkese haber verin, Gudu Hala taliplerini arıyor. Kıstaslar: Nefes alması, sinir katsayısının yüksek olması.
*Nihancım, tırtılım, arkadaşını çok sever. Derdini dinlerken kendini onun yerine koyar. Defne diyor ‘’hayran oluyorum, kızmam gerekiyorken üstüne atlamak istiyorum,’’ Nihan diyor ‘’Ayder Yaylası, Rize.
Sen olmasan mahalle bu kadar tatlı olmazdı Nihan. Sana izin verdim bak, yeni evli tribine girebilirsin. Bir yandan da korkmuyor değilim. Gudu Hala evden gitse o eve Akut falan dalıp kurtarsın seni. O Serdar’ın gözü göz değil ☹
*SAĞOL MU? Küfür olarak mı teşekkür anlamında mı anlamadım? Yok artık! Bülent Ersoy gibi ‘’vassssat bir ses’’ deyip mikrofonu sehpaya fırlatsaydın bari. Defne… Sana da Yıldız Tilbe’den bir önerim var canım karşim, sen de şu mesajı aynen gönder: ‘’Kimseyi eleştirmiyorum. Eğer eleştirecek bir durum varsa, ben bir eleştirmeye başlarsam kimse kalmaz ortada. Onu da söyliyim. Herkes önce gözündeki çöpe baksın sonra beni değerlendirsin. Eski asistanım VE TÜRKİYE’NİN DUYMADIĞI TASARIMLAR YAPTIM ALLAH’IN SAYESİNDE!’’ Sağ olmuş. Sonradan yazsan nolur üçgen ego. Ben de mikrofonu söküp stüdyoyu terk ediyorum be.