“Sana yeni bir yer bulmamız lazım.” Don’ın evini satmaya çalışan ve elindekine Queens’in ücra köşelerindeki fare deliği apartmanlardan biri muamelesi yapan şuursuz Melanie, evi sattıktan sonra Don’a böyle dedi. Geçen bölümde evden bir kamyon eşya toplayan ve ardında sadece bir ferforje masa takımı ve plajda yatmalık hasır koltuk bırakan Marie’nin salonun ortasında yarattığı tablo öyle hazindi ki, The Forecast Don’ın dünyayla olan ilişkisindeki uyumsuzluğu bir kez daha gözümüze soktu. Halısına şarap dökülmüş, evinin çırılçıplak kalmış salonunda akşam vakti yazlık şezlonguna yan gelip yatan bir Don. Sorun yok çünkü bu dünyada olması gereken yeri tek arayan Don değil, zaman zaman hepimiz ve dizinin tüm karakterleri. Bizler; kapısının kilidi yabancı bir kadın tarafından açılan, iyi ve kötü hatıraları olan bu evden bir an önce kurtulmak isteyen, kurtulduğundaysa kapısının önünde ne yapacağını bilemez halde kalan. Kimseye elindeki iş ve eş yetmiyor, su dolu bir kovanın orasından tutsanız burasından su dökülmeye başlıyor. Çok kolay kusur buluyoruz, çok kolay kestirip atıp çok hızlı pişman oluyoruz. Sonunda evin o haline bile son bir bakış atacak zamanımız olmuyor. Evin her halinden Melanie’nin dediği gibi “hüzün” akıyor; hüznü örtmek, hatta hüznü satmak için yalan söylemekten çekinmiyoruz: Parayı vurmuşum da, Fransa’daki bir şatoya yerleşmişim mesela. Oysa gerçek o değil, hayat Don’ın karıştırdığı 1970’lerin The New Yorker ve Newsweek kapakları gibi; bir anda kendini kapı eşiğinde buluverecek kadar karmaşık ve korkutucu.

Don’ın bu yer arayışını Roger’ın ona attığı son dakika kazığı için çevresindekilere sorduğu sorulardan da görebiliyoruz. Kendisi Bahamalar’a tatile giden ve şirketin geçmişi ve geleceğiyle ilgili yazı yazma işini Don’a iteleyen Roger, ondan daha kıdemli olmanın keyfini çıkaracak iki hafta boyunca. Ne alakası var derseniz, bıyıklarıyla artık olgun ve yakışıklı bir kurda değil bildiğimiz dedeye benzediği için de onu Bahama’ya götürecek olabilirler tabii.  Roger’ın verdiği ödevi ekşimiş bir suratla kucaklayan Don ilk önce kendini Ted’in odasında bulur. Bir zamanlar reklamcılıktan sıkılıp her şeyi bırakıp gitmeyi düşünen Ted’in hedefinin ilaç reklamları gibi daha büyük para kazandıran işler olduğunu görürüz. Peggy’yi yolun ortasında bırakan birinden daha fazla yaratıcılık bekleyemezdik zaten.