Nihat - Derya yüzleşmesi beklediğimden çok erken oldu ve şahaneydi. Nihat saf aşık değil tabii; nasıl olabileceğini düşündük ki zaten? Hayal kırıklığı bu kadar mı güzel anlatılırdı; beni sevdiğin için tongaya düşürdün, neden beni kandırdın ben sana kıyamazdım derken. Derya’nın ise başta nutku tutuldu (bu kendisi için bir ilk!) ama sonra açıldı ve Nihat’ın saygısını (hepimizle birlikte) bir kez daha kazandı. Seçim yapma kısmı ise efsaneydi; farkındalığı bu kadar yüksek olan biri neden her defasında kendini son sıraya koyar; orası muamma. Levent ve kalem tuzağıyla da sözünü de ispatlamış oldu. Nihat da resimleri yırtıp atarak. İkisi de aşklarını en uçlara gidecek derecede ifade etmekten hiç imtina etmiyorlar.
Böyle gümbür gümbür bir aşk yaşanırken Emir’in ilan-ı aşkı o kadar pısırık kaldı ki; söze dönüşmeyi bile doğru dürüst beceremeyen Ankara’ya taşınalım kisvesi altında titrek bir itiraf. Nasıl bir tepki bekliyordu ki bu arada, Kübra’nın boynuna atlamasını mı?