Zeliha Anne’nin vedasıyla o kaç haftadır beklediğimiz ani dönemeç karşımıza çıkıverdi ve beklendiği gibi korkunç bir şekilde duvara toslama. Artık hiç bir şey eskisi gibi olamayacak.
Yiğit ve Emir’in vardıkları sonuçlar da karakterlerinin ifadesi; Yiğit “Biz artık kimsesiziz,” derken kendisini ailesiyle bir bütün halinde görmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini vurguluyor ve aslında bir Emir kaldı omuz omuza vereceği; Emir içinse her şeyde olduğu gibi bunda da bir taraf tutma ihtiyacı; Yiğit onun için kötülüğün simgesi o ise iyilik timsali. O iyi oldukça Yiğit kötü olmak durumunda; böyle konumlandırdığı için her şeyi kendini üstün görme hali yapışıyor üstüne. Yiğit’in annelerinin ölümüne sebep olduğu konusunda haklı ama tek bu değil ki; her an her şeyde o iyi, Yiğit kötü ve o yüzden şimdi de “biz artık düşmanız”. Oysa, rolleri değişselerdi mesela Yiğit işkence çekmesine sebep olanın Emir olduğunu öğrenseydi asla sırtını çevirmezdi. Ortaya çıkınca göreceğiz; hiçbir şey gizli kalmaz nasılsa.
Yine de annesini güzel tasvir etti Emir; ne kadar hırslı olduğunu, herkese sözünün geçmesini istediğini ve ne kadar herkesin ondan bahsetmesini arzuladığını. Kürk manto yüzünden babasının kendini astığına aymış oğlan, madem annesine bu konuda hiç serzenişte bulunmadı abisini neden her fırsatta paralamaktan geri duramıyor; gerçekten adama göre bir iyilik/anlayış kotası var demek Emir’in. Üstelik Yiğit olanlardan hiç etkilenmiyor ve pişmanlık duymuyormuş varsayıyor ya da üzüntüsü hiç gerçek gelmiyor. Yiğit’in de annesiydi o Emir; sadece senin değil. Ne demek poz kesme, ne demek eve almamak? Zeliha her şeyden önce kardeş sevgisini öğretti size yahu. Daha göremedik anladığını.