Toplantıdan önce Defne'nin tam da ihtiyacı olan şey zaten Ömer'in laaps diye gelip "Hayatında biri var mı? Evlilik? Nişan?" diye sormasıydı ve oldu. Nihan olsa "Hı hı canım senin bıraktığın enkazı ancak bir müheahhite falan verebilirdik ama onu da bulamadık," falan derdi sanırım; hani bunun başka açıklaması yok. Ve toplantı başlıyor. Karışıyor Defne her zaman olduğu gibi, taa en başından ne zaman görse zaten ilk günki gibi değil miydi heyecanı, işte o an da öyle oluyor. Bunu farkeden Ömer damarına damarına basıyor Defne'nin, çünkü biliyor ki yapacak. Yapınca da mutlu oluyor ya o hallerini yerim ben. Pamir'in taktığı papatyayı "Bir insan papatyadan bile daha güzel olabilir mi?" diyerek çıkartıyor bir de onu o saça kimin taktığını bilse, anında basın yangın düğmesine. 17. bölümün bir sahnesinin yansımasını izliyoruz Ömer'in "Defne" deyişine karşılık "Defne Hanım" diyerek düzeltmesiyle ama Ömer işte bu, vazgeçmiyor; vazgeçmemeyi de Defne öğretti ya Ömer'e. Özür diliyor. "Benim hatamdı" diyor, adam "Defnem..." diyor be nasıl dayanılır? Defne nasıl dayandı anlamıyorum. Orada dayanıyor da kendiyle kalınca başlıyor akmaya gözyaşları. Tabii jön edasıyla Pamir Beyler de teşrif buyuruyorlar. Hayır adam soğuğu seviyor tamam da nasıl bu kadar geniş olabiliyor şaşkınım. Defne'de sürekli "çok güzel değilsin" algısı oluşturuyor ki hala nasıl çarpılmadı ona da şaşkınım.
Seda'nın yaşadıklarına üzülsem de bu kadar dik başlı olması beni biraz itiyor. Sinan'la zamanla aralarında ne olur bilmem ama ikisinin de bir daha üzülüp karşıdaki insandan darbe yemeye halleri yok. Sinan'ın onun Seda'nın kızı olduğunu bilmeden onunla oynadığı oyunlar hala o çocuk ruhunu kaybetmediğini anlatıyor. Fakat Seda da üzerse Sinan'ı, artık iflah olmaz bizim çocuk.
Aslında usta dansçılara taş çıkartacak kadar iyi tango bildiğini en başında bildiğimiz Pamir ve Defne dans ediyor. Hem de TANGO. Ömer ve Defne'nin evlilik teklifi dansı. O aşağı inen Ömer'se, şu tarafa doğru fırlayan şey de kalbim olmalı. Ekran mavi mi? Yok değilmiş ekranın önünden biri geçmiş. Neyse ki bunu görmedi Ömer.
Aman da aman lojistiğe de geçermiş, kapısında da yatarmış. Yok canım birlikte çalışmanızın ne sakıncası olacak, en fazla itfaiyeyi ararız, konu kapanır. Neden tasarımı bıraktığını Derya'dan öğrenen Ömer ufak bir serzenişte bulunuyor "Bana benzemek istemedin demek," diyerekten, yüreğimin ucu hafif bir burkuluyor. “Akşama özel bir işim var,” deyince Ömer'in tepkisi beni Defne'nin ona hediye almak için izin aldığı bölüme götürüyor, bunca gerginliğin arasında iyi geliyor. Kıskançlıktan gözleri yuvalarından fırlayanlarda bu hafta yine Ömer İplikçi var. "Ne partisi? Kiminle dedim," derken siz de dudaklarınızı kemire kemire güldüyseniz sizinle de bir sarılalım.
Nereye kadar susabilirsiniz? İçinizde volkan gibi fokurdayan düşünceleri sürekli dibinizde olan birinden ne kadar gizleyebilirsiniz? İşte Defo'muz da bu kadar dayandı. İçindeki zehri, biriktirdiklerini bir nebze de olsa kustu kusmasına da Ömer'i ne denli paramparça ettiğinden henüz haberdar değil. Haksız demiyorum ama kötü tesadüf işte. Bir yanım Ömer'den bir yanım Defne'den yana.. Çıkıp da şu haklı şu haksız diyemiyorum ikisinin de hataları, ikisinin de doğruları var ve ne yazık ki biri birine ağır basamıyor benim terazimde. Belli ki biraz kendini çekecek Ömer ya da tam tersi olur, kim bilir? Tıpkı Defne'nin masalında anlattığı gibi kimse bilmiyor hala deli gibi onu sevdiğini ve bunun hiç geçmeyeceğini. Ömer'in bu bilinmezlik içinde üstelik de bu durumdayken ne yapacağını merak ediyorum.
Unutmadan söylemeliyim Nihan'ın Ömer taklidi yapmaya çalıştığı o sahnede ve Koray'ın Ömer'den af dilediği sahnede halıda yuvarlanan panda gibi hunharca güldüm. Sinan'ın hiçbir şey öğrenmek istemediği halde tüm sırların ayağına gelişinden kaçışı da harika olmuş.
Defne'nin de Ömer'in de içindeki aşk hala bıraktığımız gibi hatta daha da büyümüş, serpilmiş, güzelleşmiş... Tabiİ ki engeller çıkacak adı her ne olursa olsun ama sonunda mutlaka aşk kazanacak. Biz bekleriz. Ömer'in de dediği gibi "Zaman hiçbir şey... Şahane bir an yaşayana kadar." Eleştirilere boğulduk resmen, kantarın topuzu ara ara kaçmış olabilir affınıza bırakıyorum. Okuduğunuz için kucak dolusu teşekkürler. Sevgiyle kalın.