"Her şey tamamdı. Tamamdım..."
Tamamdın da “tam” mıydın acaba Defnecim? Hatırlıyor musun "sen benim eksik yanlarımı tamamlıyorsun." demiştin Ömer'e... Çünkü siz ancak birlikteyken “bir” siniz, ancak o zaman “tam” oluyorsunuz. Bir de benden duymuş olma, ama onlar kuzen değil^.^
“Ben hiçbir zaman Defne'nin aşkından şüphe etmedim!”
O zaman sorarlar adama 'niye gittin Ömer? Pamir'e 'kızdım' dedin. Kime? Kendine mi? Defne'ye mi? Kime kızdın? Şimdi anlıyoruz ki aslında kendinden başka kimseye kızmamışsın. Bunu anlaman da tam bir seneni almış. Şimdi bunu Defne'ye de anlatman gerekiyor.
“Biz Defne'yle çok gerçek şeyler yaşadık!”
Bunu biz hepimiz biliyoruz da sizin anlamanız biraz zaman almış anlaşılan. Seni anlıyorum ve bir önceki yazımda da yazdığım gibi hak verdiğim yerler de var Ömer, ama niye bu kadar bekledin be çocuğum? Biliyorum, dönüp dönüp aynı yere geliyorum, ama biz o yaşadığınız “gerçek şey” e âşık olduk be Ömercim. Sen nasıl bırakıp gittin hala aklım almıyor!
“Adı üzerinde: Geçmiş...”
Yok, yok geçmemiş! Yarım kalanlar, yaşanamayanlar... Ne demişti Ömer bir zamanlar? “Dur bakalım daha yeni başlıyoruz. Daha keşfedeceğimiz bir sürü şeyimiz var. Önce birbirimizi, sonra hayatı, yaşanmamış duyguları, yaşanmamış zamanı... Hepsini birlikte yaşayacağız. Tadını çıkara çıkara...” Tam da bugünler için söylenmiş gibi değil mi?
“Ne yapacaksın? Kimi seçeceksin? Beni mi kendini mi?”
Aslında tek cevap olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi? Kimi seçerse seçsin, ne yaparsa yapsın cevabın aynı olduğunu? Çünkü ben=sen, sen=ben... Konu kapanmıştır!