Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
*Cevdet’in Ayşegül’ün kocası çıkması gecenin şokuydu. Bir kez daha Meriç Acemi’ye hayran oldum. Ah be İsocum hiç mi yüzün gülmeyecek? Yine de biz bunları boşuna izlemiyoruz gibi bir duygu var içimde. Cevdet’in de nasıl bir karakter olduğu ortada. Herkesin bir gün kendini kötü adamların elinden kurtaracak bir beyaz atlı prense ihtiyacı olacaktır. Her ne kadar evli bir kadınla yaşanacak herhangi bir şey İso’ya tümden ters olsa da göreceğiz bakalım.
*Seda - Sinan ilişkisinin temelleri ilmek ilmek örülüyor. Seda kabuğunu ne kadar kırabilecek, maskesini ne kadar indirebilecek göreceğiz. Çünkü Sinan gerçekten bir iletişim dehası. İletişim kuramayacağı kimse yok! Sinan da Yasemin’den sonra ne kadar kalbini açabilecek göreceğiz.
*Çok şükür küçük İso’yu annesinin kucağında görebildim. Çok mutluyum☺ Bu arada Nihan sen gerçek bir dostsun!
*Bölümün en güzel sahnelerinden biri Defne’nin “o şema buraya gelecek” sahnesiydi. Alkışlar Elçin Sangu’ya…
*En güzel çekilmiş görüntülerden biriyse Şükrü ve Defne’nin yukarıdan çekilen sahnesiydi. Bu sefer alkışlar yönetmen ve görüntü yönetmenine gidiyor…
*Kiralık Aşk’ın en sevdiğim yönlerinden biri bize unuttuğumuz şeyleri yeniden hatırlatmasıdır. “Mahalle çocuklarındır!” O kadar!
Ben bu sezonun geçen sezondaki bölümlerin birer simetrisi olacağını düşünüyorum. Şu ana kadar izlediklerim bana bunu hissettirdi.
Her zaman olduğu gibi emeği geçen tüm ekibin, eline, yüreğine ve zamanına sağlık…
Tabii ki şiirle bitiriyoruz. Defne “belki iki arkadaş oluruz” dediğinde aklıma gelmişti bu şiir. Cemal Süreya’dan…
Ben senin
Sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım.
Biri bitse biri kalır,
Seni hiç bırakmayacağım!
Sevgiyle kalın…
