Peki Sarp ne yaptı bütün bunlar olurken? Yaşanılanların ana sorumlusu olarak tıkır tıkır işleyen planını sinsice uzaktan seyretmenin zevkini tattı. Bu zevk sarhoşluğunun üstüne gidip bir de "Halis Bey siz beni suçladınız ama böyle bir durumda sizi bırakıp gidemem," diyerek İtalya meselesindeki tavrını net bir şekilde ortaya koymasın mı, hatta bu da yetmezmiş gibi Halis Patron'un Oytun'dan beklediği o içli sözleri sarf etmesin mi, direkt zirveye yükseliverdi Halis'in gözünde. Gittiği yol yol olmasa da; kendi tercihleri doğrultusunda düşe kalka bu noktaya kadar gelebilmeyi başardığı için küçük bir alkış da Sarp Efendi için alabilir miyim sevgili okur... Teşekkür ederim. Daha bitmedi. İnsanız sonuçta ve haliyle Sarp Efendi de nutella kavanozunu eline geçiren her çikolata düşkününün arzuladığı gibi kavanozun dibini görene dek bu zevki sürdürmek istiyordu. Öyle de yaptı. Bir anda karşısına çıkan, babasıyla tartışmış ve kafası allak bullak olmuş Orkun'a "Ben olsam utançtan nefes alamazdım," derken yüzünden okunan hazzın başka bir açıklaması olamazdı. Kavanozun dibine gelindiğinde mutluluk vereceği sanılan o doygunluk hissinin yerini kimi zaman o son lokmayı yemeyecektim pişmanlığı; kimi zamansa ... hayal kırıklığı alır ya (üç noktayı, yaşadığın en büyük hayal kırıklığıyla sen tamamla istedim sevgili okur) ne yazık ki Sarp için de bu zevk serüveni böyle tatsız sonuçlandı. Bir an için bu tatsızlığın sebebini Halis'in, Sarp'ın kendisinden beklediği tepkiyi vermek yerine hatasını kabullenen bir ters köşeyle karşılık vermesi olarak düşünsem de sanıyorum ki asıl sebep bunca zamandır tekrarladığım, Sarp'ın kendi duygularıyla yüzleşememesi gerçeğiydi. Hasmı bellediği Halis Patron'un, bir baba olarak kameranın karşısına geçip oğluna olan sevgisini ifade edişi ona, konuşan kişinin öz babası olduğu hakikatini hatırlattı. Belki de babasını o halde izlerken yaptıklarından pişmanlık duydu. Hatta belki de öz babasının oğluna duyduğu sevgiyi kelimelere döküşünü izledikçe kendisinin kenara fırlatılmış olduğunu hatırlayıp masumca Oytun'u kıskandı. Ne kadar serseri olursa olsun gerçekler acıdır ve Sarp'ın sandığı kadar kolay değildir o gerçeklerle yüzleşmesi de. Ama o, altından kalkabilecek gibi duruyor bu pişmanlıklarının. O yüzden umuyorum ki kolay vazgeçmez. Tek isteğim, aynı hataları tekrar etmemesi. Sarp'a karşı bu kadar olumluyken bir hatasıyla daha aramızın bozulmasını istemem. Anlaştık mı Sarp Efendi?