Defne'nin her şeyi Ömer, Ömer'in de her şeyi Defne.. "Ben senin sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım.. Biri bitse biri kalır, seni hiç bırakmayacağım," demiş Cemal Süreya, o kadar yakışıyor ki bu ilişkiye. 42. bölümde bu sözü vermişlerdi zaten birbirlerine. En başından beri, Ömer'in en dar zamanlarında, ona umut olan, yaşama sevinci olan, aydınlık taraf olan, anne olan, dost olan, sevgili olan Defne, oynamak zorunda kaldığı oyuna rağmen temelleri böyle sağlam kıldı işte. Her zaman en mantıklı kararları veren aşırı zeki bir adama, sezgileriyle hareket etmenin ne de güzel bir şey olduğunu öğretti. Şimdi bu adam, her kararı ona danışarak alıyor ve bundan gurur duyuyor. Her şeyin göründüğü gibi olmadığını ve her şeyin değişebileceğini öğretti Defne, Ömer'e. Buzdan şatosunda yalnız bir adama, mahallesinden bir avuç güzel insanla yaşadığı sıcak ilişkiyi örnek gösterdi her defasında. Soğuk kişiliğinin altındaki vicdanı, şefkatiyle buldu çıkardı Defne. Şimdi Ömer her an, Defne'nin bildiği, tanıdığı Ömer aslında. Fikret bunları bilmiyor nereden bilecek? Sinan da biraz zaman verse aslında Ömer'e, farklı bir şekilde yaklaşsa o da görebilecekti.
Ömer'in yalnız kalma şansı yok bundan sonra, çünkü alıştı çevresindeki o tatlı kalabalığa, Koray'a bile! Bu yalnızca Defne'nin değil, Defne'siyle değişen Ömer'in de hikayesi çünkü. Her şey Defne'ye benziyor. Bazen sürekli tekrarlanan repliklerden sıkılıyorum, ama "Gel seni biraz seviyim" den ve "Kızdın mı?" dan asla sıkılmayacağım sanırım. Ömer, Defne "Kızdın mı?" diye sordukça, çok mutlu oluyordu, meğer o da annesine kızdın mı diye sorduğu içinmiş demiştim, 38.Bölüm yorumlamamda. Bu bölümde de, "Çok kızdım ama ben" diye Defne'yi köşeye sıkıştırışları da bu yüzdendi. İnsan, en çok sevdiğinin kendisine kızmasına katlanamıyor. Ömer de Defne'ye her "Gel seni seveyim biraz," dedikçe, "Bizim hiç sevilecek tarafımız yok mu neden annem ve babam gitti," diye ağlayan Defne'yi ne kadar mutlu ettiğinin farkına varmıyor. Defne'nin kokusuyla, dünyanın ne kadar güzel yer olduğunu ve yaşamanın ne kadar şahane bir şey olduğunu hatırlıyor Ömer.
Kökleri geçmişe dayanan bir aşk bu, çarşamba cadısını unutmam, unutturmam da, temeli fazlasıyla sağlam, onlar birbirini tamamlıyorlar, fazlasıyla tezatlar ama bir o kadar da birbirlerine benziyorlar. Defne her ne kadar kirli bir oyunun içinde olsa da, Defne'nin iyilik kokmasından etkilendi her şeyden önce Ömer, naifliğinden, saflığından, şeffaflığından. "Su gibisin," yakıştırması da tam bu yüzdendi. Yani dürüst gözükmese de dürüst Defne aslında, düz bakmamamız gerekiyor. Şimdi ne olursa olsun, Ömer, Defne'sinin su gibi olduğunu biliyor, eh su akacak yolunu bulacak, Defne ve Ömer her keyifli oldukları zamanlarda, "Ama siz çıplaksınız," yansımasında olduğu gibi, birlikte geçmişe gülecekler ama geçmiş bir daha onları acıtamayacak, yani ben öyle umuyorum..(:
Herkesin emeklerine sağlık.
*Capsini kullanmama izin verdiği için, teşekkürlerimiz Yağmur'a. Cuma akşamı saat 8'de Star Tv'de görüşmek üzere, umutla ve sevgiyle kalın.