Emir, kınadığı şeyleri teker teker yaşamadan ölmeyecek sanırım. Yiğit eline silah aldığında ona sırtını dönmüş ama Elif kaçırıldığında Sadullah’ın kafasına bir silah dayamıştı. Sibel kaçırıldığında büyük bir sorumsuzlukla bangır bangır siren çalarak “operasyona” gelmiş ve yine Sibel hastane odasında can çekişirken olanca soğukkanlılığı ile “Tartışmanın ona ne faydası var?” demişti. Kübra kaçırıldığında ise kendisine “Sakin ol,” diyen Yiğit’e “Kübra kaçırıldı, nasıl sakin olayım,” deyivermişti ve Kübra’nın hayatını tehlikeye atmamak için Seyhan ne istediyse harfi harfine yapmıştı. Derya, üvey babası tarafından tecavüze uğrayıp o pisliği öldürdüğünde “Derya cinayet işleyerek haklıyken haksız duruma düştü,” demişti. Şimdi kardeşini korumak için gözünü dahi kırpmadan adam öldürdü. Emir çok düzgün bir adam, şu hayatta insanın sırtını sorgusuz sualsiz yaslayabileceği cinsten bir adam… Ama kibri Emir’in en büyük düşmanı… Hayatı unutarak konuşuyor her zaman, hayatın da kitaplardaki gibi yazılı çizili kurallarla ilerlediğini düşünüyor. Bu yüzden çok sert dönüşler yapıp, çok keskin konuşuyor. Her seferinde de o laflar dönüp dolaşıp Emir’i buluyor. “İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş,” dedikleri bu olsa gerek…