*Ortamda dram var, kaos var, zengin var. Kim eksik: Neriman. Neriman’ın orada olması ve tuz biber ekmesi, insanların enerjisini emmesi gerekiyor tabii ki. Üstelik Neriman’dan son birkaç haftadır soğumuştum şahsımca, yine eski hallerine geri dönüyor şükürler olsun. İzlemekten keyif alıyorum.
‘‘İki araba arka arkaya gitseydik, böyle eskort misali. Ay siren mi satın alsak, böyle öte öte gideriz VIP gibi.’’ Dedikodudan nefret eden Neriman taaaabii ki gösterişten de nefret eder. Hasta ziyaretine giderken pötübör, güllü lokum ve meysu almadığı için şaşırttı bizi. Olsundu, varlığı yeterdi.
*Haydaaaa sırlar bin idi binbir oldu. Koray’ın Defne’yi açık eden maili kendisinin atmadığı, sinsice onun ağzından atıldığı belli oldu. Aslında sinsilik deyince akla gelen ilk ismin Sude olması lazım ama adamın kafası acıdan kederden çalışmıyor tabii ki. Bu sır ortaya çıktığında Ömer Sude’yi yüksek desibellerle bağırmak suretiyle parampirçik edecek inşallah. O kıvır kıvır saçları korkudan tel tel dökülecek. Acınla gülmek isterim habis Sude.
*‘‘Aşk, insanın omurgasını un ufak etmek için mi var ben anlamıyorum ki’’ dedi Ömer. İlişki başlamadan bir dert oldu önce. Sinan’la mı beraber, benimle ilgili ne düşünüyor, bu kadar karışık sinyaller arasından yeşil ışığı nasıl alacağım diye düşündü Ömer. Tam oldu dedi, aldı ailesinden yadigar eve götürdü, bu sefer kız bıraktı gitti. Hiçbir açıklama yapmadan da geri döndü. Hadi tamam bu sefer oldu dedi, evlilik teklif etti. Şimdi de hiç beklemediği bir anda ihanete uğradı, güven temasının üzerine bir çizik attı. Hep acı çekti hep. Hep kuşkulanmak zorunda kaldı. Defne iyi geldiği kadar ona, hayatını da karıştırdı. İşin zor Ömer, öyle alçıya çiziktirmekle olmaz. Hem alçıya yanlışlıkla tasarım çizsen ne olacaktı? Alçıyı kırıp götürmek zorunda kalacaktın. Yapma böyle hatalar, yalancı kuş yeterli. Yalnız sevgilim bana böyle mesaj verse yalancılı falan, anlamam hiç. Aaaa aşkım bana kuş çizmiş tontinim benim der yanaklarını sıkarım. Vizyonsuzum ama yaşıyorum işte bir şekilde.
*Adamın havaları keeeees ya, resmen ET ALMAYA GİDİYORUM müziği var. Et almaya gidiyorum ve yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte. Belki o kadar adama, bilhassa da Koray’a et alacak olmanın verdiği hüzün üstünde. Bir de bu yetmezmiş gibi başka bir kadını Defne’ye de benzetti, heh tam oldu şimdi depresyonun. Çözüm: anti-depresan. Kış kış depresif kış kış, kış kış hüznüm kış kış.
Şu adamı iki gün önce sevgi kelebeğiyken bu hallere düşürdün ya Defne, sana acil helak aaaacil. Kıyamıyorum da bir yandan bilirsiniz, seviyorum da. Ama Ömer’e karşı hassasım. Dokunmayın Ömer’ime, dokunmayın kaslarına. Aman şey, duygu durumuna.
*Amaaaaaan Defne’yle Ömer kavuşmazsa Neriman’la Koriş kavuşur. O neydi öyle kendilerini parçaladılar. Artık bir besties bilekliği taksınlar da rahat edelim. Necmi, sevenlerin arasına girme lütfen! Neriman’ın da Koray’ın hayatta sevdiği totalde üç kişi falan varsa biri, birbirleri. Ay yüzlüm diye severler onlar birbirlerini ^.^
Sude de pek bir huysuzlandı ama Sinan’ı görünce hemen aklı havalandı uçtu gitti. Sinan’a da ne olmuşsa öyle, bir boş bakış yarım gülüşler bir şeyler. Birdenbire adamın aklına girdi kız. Büyü mü yaptırdın kız söyle? Yaptırmıştır biliyor musun, öyle bir kadın.
*Ben bu kıza sinirleniyorum sinirleniyorum, sonra ‘‘Bir keresinde bana buranda yaşamak istiyorum demişti,’’ diyor. Yelkenleri suya indiriyorum. Kuş olmak istiyormuş ablası, omzuna konmak istiyormuş. Ömrü boyunca oradan uçmamaya razıymış. Hemen kendi yazdığım ve sadece benim oynadığım kiralik_ask_defne_tokatlama_oyunu’nu kapatıyorum. Oynadığım bilgisayarı parçalıyorum. Of be Defne. Bir de hata yapmasan. Yeter ki birlikte olalım diyorsun, bu adam beni delirtiyor diyorsun ama adamın kafasını rahatlatmıyorsun ki hiç.
*Olay nerelere geldi be arkadaş, Yasemin teselli etmeye çalışıyor. Defne’nin yanında oluyor. Biz de eski tasarım yürütenlerdeniz, senin halinden ben anladım diyor. Gerçi Defne yürütmedi tasarımı ama onunki de bir o kadar çetrefilli. Yasemin iyice vicdana geldi, evrimini tamamlamak üzere hatta. Sude’nin pis oyununun parçası olmamak için Sude’yi itiraf etmeye zorluyor. Sana da bu yakışır be Yaso, diyemeyeceğim. Ama güzel duruyor ha üstünde Yasemin, bir yakıştı yani.