Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Çok yorgunum...Beni bekleme Kaptan…
Sezon: 2 Bölüm: 64

Ya Nihan… Ne yaptınız bizim komik, tatlı Nihan’ımıza ya? Ne zaman böyle gelin görümce kıvamına geldi bunlar? Daha bir bölüm önce Pamir sorulduğunda sofrada neredeyse içine kaçacak Nihan’dan mı bahsediyoruz? Hani Gallo gittiği için Defne ile halay çeken Nihan’dan. Defne’nin ev meselesini söylememek için Ömer karşısında kıvrım kıvrım kıvranan Nihan’dan… Bize bugüne kadar anlattığınız Nihan evet Defne’ye kızabilir, ama asla bunları yapmaz. Küser, surat asar, trip atar, ama mesela İso’ya “İyi ki ailemi kurmuşum,” demez. Defne’nin sırrını ölse açık etmez. En büyük sırrını kocasına bile uzun bir süre söylememiş Nihan’dan bahsediyoruz. Ayrıca bu kız daha bir bölüm önce Ömer’le telefonda görüntülü konuşacak diye şekilden şekle girdi yahu. Bir karakter bu kadar nasıl değişebilir? İçinde bir canavar mı yatıyormuş? Eğer öyleyse bundan sonra da bu kıvamda devam etmesi gerekir. Eğer değilse bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sorarlar adama!

Karakterini sıfırın altına indirdiğiniz Nihan yine de hayırlı bir şeye vesile oldu da Ömer’le Defne’nin baş başa zaman geçirmesini sağladı. Zaten en iyi onlar birbirlerini iyileştirebilir. Aslında hiç kimseye ihtiyaçları yok!

Ya bu Ömer size ne yaptı sevgili Topal ailesi? Tamam, Defne çok acı çekti, çok üzüldü, yataklara düştü. Onu düşünmeniz kadar doğal bir şey yok, ama aklı başında, işi gücü olan bir kadından bahsediyoruz. Defne çocuk değil! Ayrıca, bir sapıkla ya da ahlaksızla görüşmüyor bu kız. Ömer İplikçi ’den bahsediyoruz. Daha düne kadar hepinizin bayıldığı Ömer İplikçi ‘den. Kızı dinlemediniz bile! Hepiniz birden üzerine gittiniz. Türkan Hanım emeğin çok çocukların üzerinde, ama “ölseydim de bunları görmeseydim” ne yahu? Ne gördünüz, hayırdır?

Birini çok sevdiğinizde hayatınızdaki tüm öncelikler yer değiştirir. Hulusi ile devam etseydiniz de sizi de bir görseydik. Neler yapardınız acaba?

Bu sahnelerin tamamında müthiş bir abartı ve gereksiz bir dram vardı. Zaten 64. bölüm neredeyse tamamen dramdı. Ömer’in kâbusları, Defne’nin endişeleri arasında başka bir şey olması da pek mümkün değildi.

Yeri gelmişken Elçin Sangu ve Barış Arduç’a özel bir yer açalım. Ben her ikisini de bu diziyle tanıdım. Daha önce ikisini de izlememiştim. Diziyi izledikçe, geliştiklerini ve büyüdüklerini gördüm. Her bölüm daha büyük oynuyorlar. Barış’ın kâbus sahneleri, Elçin’in de Farkındayım’ı söylediği sahne eşsizdi benim için. Benim Kiralık Aşk tarihimde efsaneler arasına çoktan girdiler.

Ben bizim senaristimizin kendi yarattığı karakterlere saygı duymadığını düşünüyorum. En azından eskisi gibi duymuyor bence. Bu benim izlediğimde hissettiklerim, benim fikrim…

Yoksa çok sevdiğim dizimi dedikodu kazanına kurban edecek değilim. Dizimden vazgeçecek de değilim, ama anladım ki artık çok yorulmuşum. Ben böyle hissediyorsam bir de oyuncuları ve ekibi düşünün lütfen. Kendinizi onların yerine koyun.

Herkes keyif aldığı, eğlendiği, ruhen beslendiği ve heyecan duyduğu işi yapmalı. Amaç hep başkalarını mutlu etmek değil. Hem kendini hem de başkalarını mutlu etmek… Ve bu herkes için geçerli… Kimseyi suçlamayın… Kimseyi de yargılamayın… Her şeye rağmen çok naif ve bize çok şey katan bir dizimiz var.

Bu yüzden eğer biterse üzülmeyeceğim. Aksine hayatıma girdiği için, bana yaşattıkları için, öğrettikleri için, hayatıma kattığı tüm güzellikler için ona teşekkür edeceğim. Yeri hep özel ve hep de öyle kalacak.

 

Sevgiyle…

1 2 3
Seyda Yalvaç
14/12/2016 10:56
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR