Bölümden notlar…
*Geçen bölüm yazımda Seda ve Sinan’ın yeni âşık hallerine bayıldığımı yazmıştım, ama her bölüm Seda’nın kıyafet seçme krizini dakikalarca izlemek istemiyorum. Arkasından çocuğun yüzme dersi filan ne alaka anlamadım ve bu sahneler de uzun sürdüğü için gerçekten sıkıldım.
*Seda ve Sinan’ın hikâyesine gösterilen özenin Defne ve Ömer’in hikâyesine de gösterilmesini rica ediyorum. Bazen öyle oluyor ki ana karakterlerimiz kim karıştırıyorum.
*Biz neden Pamir’in ölmüş babasının metresi ile tanıştık hiç anlamadım? Hikâyemize nasıl bir katkısı olacak bilmiyorum. Yine de vardır Meriç Acemi’nin bir bildiği herhalde deyip bırakıyorum.
*Aytekin’e bayılıyorum. Serkan Dağlı müthiş bir iş çıkarıyor. Hem tek başına hem de diğer karakterlerle sahneleri çok keyifli ve eğlenceli. Onu Koriş ile daha çok görsek muhteşem olur diye düşünüyorum.
*Bölümün en beğendiğim sahnesi Koriş’in Ömer taklidi yaptığı sahneydi. Onur Büyüktopçu hakikaten büyüksün.
*Suşi sever Derya’nın wasabiyi ıspanak sanmasına aklım ermedi. Sahnede çok güldüm, ama bu tuhaflığı anlamamı gerektirmiyor.
*Ömer’in 43.bölümde, oteldeki konferansta birlikte yemek yedikleri Ensar Bey’e “Hayatımın aşkı Defne Topal,” diye tanıttığı Defne’yi, bu sefer adını bilmediğim, ama Ensar Bey’e ikizi kadar benzeyen ve ne tesadüf ki yine birlikte iş yapacakları beyefendiye “Aynı zamanda kız arkadaşım,” diye tanıtması paha biçilemezdi. Çok eski bir bölümde de değildi üstelik. Kast ajanslarının köküne kıran mı girdi? İş adamı oynayacak oyuncu mu bulamıyorsunuz?
*Ürün yerleştirmede sürekli Nöro ve Koriş’in kullanılmasını anlarım, ama hep aynı tarz olması zaman zaman çok itici olabiliyor haberiniz olsun☹
*Nöro karakterini o kadar kötü hale getirdiniz ki sonra nasıl toparlayacaksınız çok merak ediyorum. Yoksa hiç toparlamayacak mısınız☹
*O tasarım kravat konusunu da anlamadım. Yani erkekler o kadar salaktır ki bir iş anlaşması sırasında bile böyle şeylerle etkileyebilirsiniz mi demek bu şimdi?
*Mine nerede? Mineeeee ☹
Ne kadar eleştirirsem eleştireyim ortada bir emek ve zaman olduğunu bilecek kadar bu işin içinde ve değerini bilenlerdenim. Dolayısıyla emeği geçen herkese saygım sonsuz… Dedim ya ne yazıyorsam asla vazgeçmeyeceğimden ve çok sevdiğimden…
Ve tabii ki şiirsiz olmaz☺ Dostum Haydar Ergülen’in Mırıldandığım Şeylersin şiirinden bir dizeyle bitirelim: “Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm…”
Sevgiyle kalın…