“Ömer…”
Ben Defne’yi bırakıp gittiğin için sana birazcık kızanlardanım, ama birazcık… (İtalya’da her ne yaşadıysan ona kızma hakkımı sonraya saklıyorum.) Kızmamın tek nedeni ise çok iyi tanıdığın ve çok sevdiğin Defne’nin neden böyle davrandığını irdelemeden, hiç dinlemeden çekip gitmendi. İso ile konuşurken öyle bir cümle kurdun ki o birazcık kızgınlığım da uçtu gitti. “Ben sürüldüm,” dedin ve yüreğimi dağladın be Ömer. Yaşadığın acıyı bu kadar hissettirebilecek başka bir cümle var mıdır bilmem, ama ben içimin titrediğini hissettim be çocuk☹
İso ile ilgili elinden gelenin fazlasını yaptığını düşünüyor ve sana sonuna kadar hak veriyorum. Yazdım, hep yazacağım İso neden onu terk edip gitmişsin gibi davranıyor anlayamıyorum, ama sonunda doğru noktada buluşacağınızı da biliyorum.
Ömer’cim Defne’lerin mahallesinde o kadar çok gördün ki gözün alıştı herhalde. Kapının önünde duran koskoca Porsche’yi nasıl görmedin acaba? Hayır, Pamir’i de binerken kaç defa izledin üstelik. Yani arabasının Porsche olduğunu biliyorsun diye düşünüyorum. E o zaman Pamir’i Defne’nin evinde gördüğünde niye şaşırıyorsun ki?
Neyse ki sonunda kontrolsüz öfken bir işe yaradı da Pamir’in Kiralık Aşk olduğunu şıp diye çözüverdin. Yalnız bu oyun çok erken ortaya çıktı. Ben en azından dört-beş bölüm daha gizli kalır diye düşünüyordum. Ben bu sırrı Ömer’in Defne’ye hemen söyleyeceğini düşünmüyorum. Bildiğiniz gibi o bir strateji dehası… Müthiş bir oyun kurucu… Dolayısıyla tüm kartlar elindeyken ve bildiğini sadece Sinan bilirken Neriman ve Pamir ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynayacaktır. Oyunun sonunda da geriye çekilip gerçeğin ortaya çıkmasını ve etkilerini izleyecektir diye düşünüyorum.