Gülseren dolma sararken Cihan ne güzel söyledi öyle; “Ben hayatımın geri kalanını seninle böyle geçirmek isterdim,” diye. (Yakında o da olacak Cihan’cığım biz hala umudumuzu kaybetmedik.) Bu büyülü atmosfere darbeyi çalan telefon vuruyor. Gülseren’in yerine telefonu Cansu açar ve esrarengiz bir ses sadece “Gülseren,” deyip telefonu hızlıca kapatır. Önce esrarengiz çiçekler sonra da esrarengiz bu telefon, Cihan’ın oldukça canını sıkar ve Gülseren’den şüphelenip şüphelenmemek konusunda tereddütte kalır haliyle. Ama yani şüphe insanın beynini kemiren kurttur; sonuçta şüphe ettiğin kişi kadar bu şüphe kurdunu beynin içine saldırtan da önemlidir. Cihan bu kurdun baban olduğunu umarım en yakın zamanda öğrenirsin! Yani hepimiz biliyoruz ki Gülseren herhangi bir konuda özellikle de senin içinde bir şüphe dahi uyandıracak yapıda bir insan değil.