Zülfikar da babası ile bambaşka bir uzaklık yaşıyor. Annesini döven babasından öylesine nefret ediyor ki, öylesine alaşağı etmek istiyor ki onu fakat babası olmasından mütevellit yalnızca bağırabiliyor. İçinin en derinindeki sinirini ancak bu biçimde dışa vurabiliyor. Bahri’nin yanına gitmesinde de öz babasının etkisi büyük hiç kuşkusuz. Kendi baba özlemine o da bir sargı, bandaj arıyor muhtemelen. Çünkü insan yaşı kaç olursa olsun, eksiklerini tamamlamak için uğraşıyor. Zülfikar babasının eksikliğini ise hem Bahri hem de Sefer ile tamamlıyor. Sefer’le birbirlerini kollamaları, korumaları… bir zamanlar birbirlerini büyütmüş iki çocuk olduklarının da göstergesi. Zülfikar’ın hayatının omurgası bu. Annesi ve en çok ama en çok babasının eksikliğini gidermeye çalışması.