Hayatımda hiç olmadığı kadar gerilime doydum ben, cidden bakın diyorum ki şu kavak yelleri kısmına geri mi dönsek; birlikteliklere kurdele takalım artık çünkü biz ayrılıklara ağlamaktan yıldık da. Defne'nin her ne kadar böyle çabuk pısması beni artık rahatsız etse de Sinan'a söyledikleri geliyor aklıma "Ömer darmadağın olur, ben Ömer'i kaybetmeyi göze alamam," ona da hak veriyorum. Ayrıca ek olarak alnından öpüyorum İso'cum. Paylaştıkça çoğalan tek şey mutluluk değilmiş asıl mesele "Kötülüğe rağmen iyi kalabilmek" değil mi, ben de kuvvetle inanıyorum ki bizim masalımızda hep iyiler kazanacak.

Ömer'i kıskanan Sude açık açık kustu zehrini, sanki elinde bir bıçak yüreğine yüreğine batırdı Ömer'imizin. Hem de tam annesinin ölüm yıldönümünden önceki gece; anne ve babasını paylaşamayan beş yaşında bir çocuk sanki, "Onların bir tane evladı var," diyor. Yine ve yeniden sakinlikle karşılıyor Ömer onu, hatta kız kardeşi gibi gördüğü için öğütler veriyor Sude'nin bunları anlamayacağını bile bile üstelik. Ve Sude İplikçi ben seninle olan tüm gemileri hatta bırak gemiyi tüm limanları yaktım, hani Ömer "Pişman olduğunda, ben kin tutmayacağım," diyor ya, artık ağzınla parende atarak kuş da tutsan benim için Defne ve Ömer'i kavuşturan el olmadığın müddetçe yoksun. Söyleyeceklerim bu kadar teşekkür ediyorum.

Kötü gün demeçleriyle Koray Sargın arasııı :) Depresyonlara girmiş, sansasyonel açıklamalar yapacakmış, ağlamaktan gözleri şiş şiş olmuş ha bir de parası bitmiş. Eminim ki geçen ay gelen telefon faturası ve eve aldığı yiyecek içecek sayesindedir. Savunma konuşması için Yıldız Tilbe'den alıntı yapan Koriş en güldüğüm sahnelerden birisiydi ve parantez arası Onur Büyüktopçuyu da bir alkış yağmuruna tutmak istiyorum taklidi de oyunculuğu da şahaneydi.

Kedileri hasta olan Gallo Hanımlar’a gelelim mi? Kaçış yok maalesef. Ben bu kadın geldiğinden beri hep Ömer'i savundum, bir kez bile en ufak güvensizliğim olmadı Ömer'e karşı, defalarca kez belirttiğim gibi Gallo beni ürküten bir karakter, bu kadar iyilik her bünyeye fazla; şu an tek umudum Ece'nin onun hakkındaki sözleri. Fakat biz Yasemin'lerin, Sinan'ların, Necmi'lerin nerelerden nerelere geldiğini gördük yani Gallo bir anda değişse gram şaşırmam onu da söyleyeyim. Hani bu "Kadın ruhundan anlamayan(!)" adamla tekrar çalışacağını öğrenen hanımefendinin yüzündeki bu manasız mutluluk, buğulu bakışlar falan; anlıyoruz biz sokmayın gözümüze; tıpkı mavi saçlı kızın o olduğunu içimize kadar işlediğiniz gibi. Farkettiyseniz daha çıldırmadım ama çıldıra da bilirim. Fakat kocaman bir aferin alıyor benden Mr.İplikçi; ne yüz veriyor, ne yüzüne bakıyor; işte bizim Ömer'imiz. Fakat ben o bahçede o çiçeklerin yanında tabii ki Defne'yi görmek isterim, her şeyiyle Defne ilgilensin isterim ama işte insanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş n’apalım. Üstelik sana ne yani! Ömer'i sarmaşıklar sarsa DOKUNMAYACAKSIN! O kadar!

Ömer'in ensesinden huylandığını, sadece Defne'nin bildiği bir şeyi öğrendi de ne geçti elimize büyünün bozulmasından başka anlamıyorum. Üstelik bu adamın daha kaç kere KIZ ARKADAŞIM diye bas bas bağırması gerekiyor? Ayrıca her seferinde yüzün düşmesine rağmen neden yapışıp kaldın Ömer'imize, anltsna brz? Oldu olacak gel bi de rüyamıza gir, hatta düşündüm de rüyamıza gir Ömer'in evine girme; henüz ponçik yüreklerimiz hazır değil mavi saçlı kız olduğunu Ömer'in öğrenmesine. Hani bir zararı dokunacağını düşündüğümden değil de o kadar içselleştirmişim ki meseleyi sırf Defne görmüyor diye ben kıskanıyorum Ömer'i. Ne yazık ki bir de gerçekleşeceğini düşündüğüm bir korkum var, eğer bölüm olduğu yerden başlarsa Defne ve Ömer evdeyken Gallo gelecek ve hem Defne'nin Kiralık Aşkının Ömer olduğunu öğrenecek hem simurgu görecek.. Ay ölümcül ikili, ay biz neleri atlatamadık bunları mı atlatıcaz? Neyse tamam sakin oluyoruz ve hep birlikte bir dk bölüm başındaki Ömer İplikçi'yi düşünüyoruz.