* Her bölüm ha oldu ha olacak, öptü öpecek, fırtınalar kopacak, arzular tutuşturacak derken bir bakıyoruz bölüm başka bir yerlerden başlıyor. Hayaller bölüme öpüşmeleriyle başlamak, hayatlar İstanbul panorama görüntüleri. Bakın bu bir dramdır. Fakat şükürler olsun ki bu bölüm öyle olmadı, kaldığımız yerden aynı gün aynı saatte devam ettik. İlk sahneden vurdu bizi, en azından koştura koştura eve gelip televizyonun karşısına geçen beni. Şimdi bu şekilde odalarda yalnız kalmak zaten bir kere fiziksel açıdan yıpratıcı. Hocam soruyorlar, diyorlar neden yıpratıcı? Çünkü karşında hem güzel hem de son derece güzel bir kız var. Kız bir de öyle şapşirüllah aşık bir kız ki; ‘‘Benim manzaram daha ilgi çekici,’’ denildiğinde ‘‘Aiiiyh ben nasıl gidicem şimdi,’’ deyiveriyor cevap olarak. Damacana olsan cana gelir dudaklarına yapışırsın. Biz bu yıpratıcı süreci aştığı için Ömer kardeşimizi tebrik ediyoruz. Kardeş dedim, çünkü bundan böyle kendisi benim eniştemdir. Eniştemle delirmeceler diye küçük tatsız şakalar bile yapmayacağım. E-e-e-e-e enişte şoooov. Size ciddi olarak şunu söyleyebilirim ki, ilk sahnedeki o ansızın gelen küçük öpücük sahnesi, son sahnedekinden çok daha samimiydi. Öbürü için hani artık nevresim değiştirilmiş, müzik açılmış, çutella kenara koyulmuş gibiydi afedersiniz. Reklam vermeme çabam için ayrıca kendimi tebrik ediyorum. Son sahnede kızı alıp ormana gidiyorlar artık, ne yapacaklar Şirinler’in tatlı, küçük, mavi köyünde yayık ayranı mı içecekler? Böyle anlatınca sapıkça bir şeyi anlatıyor gibi oldum, haşa. Sahneyi 29 kere izlememe engel değil. Fakat epey gergin bir olay. Defne’nin aniden koşa koşa gelip Ömer’i öpmesinden sonra yüzüme kocaman bir gülücük yayıldı. Böyle küçük sürprizler yapar mısın bana sevgili senarist, bana böyle mutluluklar verir misin?
* Barış Arduç neeeymiş ya? Adam kasıntı kasıntı duruyordu, ben seksiyim bakışları atıyordu. Tanrım ne kadar da seksiyim slow-motion yürüyüşü eşliğinde odaya falan giriyordu. Vallahi billahi adamın içindeki oyunculuk ortaya çıktı Ömer böyle bir aşk adamı olunca. O mimikler, o kaşlar, o bakışlar, o gülümsemeler neymiş ki (utanan maymun ikonu). Bu şekilde devam ederse ben iyi olamam anne…Ben acılar içinde kıvranırken onlar mutlulukla uçuşuyorlar.