Dizinin kadrosuna en yeni katılanlardan Aaron rolündeki Ross Marquand “Evrensel konularla uğraşan bir dizi bu, her ne kadar zombiler hakkında olsa da,” diye anlatıyor. “Zombiler terörü, ruhsal can sıkıntısını, korkuyu, hayatın pek çok açıdan üzüntülü taraflarını simgeliyor. En azından benim açımdan zombiler birer metafor. En önemlisi o ruhsal can sıkıntısı.”

Marquand o ruhsal can sıkıntısını hayatın ölüme ağıt yakmak olduğu düşüncesiyle açıklıyor. “Her canlı ölümü tadacaktır sloganı” kısacası. Oysa dizinin geçen sezon taşındığı Alexandria’nın o güzel insanları bu fikre direniyorlar Marquand’a göre: “Hayatı ölmek için değil, bildiğimiz şekilde yaşamak istiyorlar.”

Ünlülerin taklitlerini yapıp ufak ufak Hollywood’da oyunculuk kariyerini ilerletmeye çalışırken sürekli The Walking Dead’i izlermiş Marquand evinde. Tam dördüncü sezonu bitirdikten sonra, doğum gününde, telefonu çalmış ve rolü kaptığı söylenmiş. İlk kez basının önünde, eskiden sadece izleyicisi olduğu diziyi tanıtıyor: “En büyük sezon bu olacak, şimdiden söyleyeyim.”

Yapımcı Nicotero’ya göre bu sezonda her şey daha da büyüdü. Beşinci sezonda işi epey ciddiye bindirmişti dizi, şimdi her açıdan boyutu daha da büyütüyor. Daha fazla zombi, daha büyük prodüksiyon, hatta daha fazla kan ama aynı zamanda hikayenin asıl meselesi, kapsadığı alan, insanlığa yönelik yaptığı yorum da genişliyor.

“Bu insanlara çocuklarını normal insanlar gibi beslemek, günlerce zombiler tarafından rahatsız edilmeden yaşamak yabancı. Bir medeniyet kurmaya çalışıyorlar ve ilk aşamalarındalar,” diye özetliyor Marquand.