Nihayet beklenen gün geldi ve Jessica Jones, Netflix semalarından yola çıkarak yayınlandı. Marvel ve DC son dönemde işleri o kadar büyüttüler ki, benim gibi çizgi roman okuyamayan insanlara bazı mevzulardan haberdar olma fırsatı doğdu.

Hala izlemediyseniz bu yazıda az biraz spoiler olabilir fakat henüz altı bölümünü izlediğim için daha çok izlenim yazısı olacak bu.

Genel olarak süper kahraman hikâyelerini seviyorum. Hele de bu kahramanların yetenekleriyle bağ kurabiliyorsam değmeyin keyfime. Jessica Jones’u izlememin başlıca sebebi David Tennant’tır. Doctor Who’dan sonra yer aldığı işlerin de başarıya koştuğu aşikâr. Ancak hep iyi karakteri oynayan David abimiz, bu sefer kötülüğün yıkılmaz kalelerinden Purple Man’i canlandırıyor.

Diziye başlamadan önce elbette kim kimdir? gibi soruların cevaplarına baktım. Dizi çizgi romanlarla bire bir gitmiyor. Bunu The Flash dizisinde de görmüştük; zaten bunu yapmak da zor. Hele de Marvel evrenindeki diğer kahramanların kendi filmleri, dizileri v.b olması doğal olarak hikâyeyi çok saptırmadan ilerletmeye çalışmalarına neden oluyor.

Dizimiz Özel Dedektif Jessica Jones ve baş düşmanı Purple Man arasında geçiyor desek yanlış olmaz. Bu arada dizide Purple Man adıyla anılmıyor elbette; Killgrave karakterini David Tennant canlandırıyor. Özel yeteneğiyse insanlara istediklerini yaptırabiliyor olması. Zihinlerini kontrol edebiliyor. Yaklaşık 10-12 saat boyunca insanlar onun etkisinden kurtulamıyorlar ki, Killgrave’in onlara yaptırdıkları şeye göre bu kalıcı hasar demek olabilir.

Killgrave bu yetenekleri sayesinde vakti zamanında Jessica’ya birçok kötü şey yaptırmış. Jessica’nın özel yetenekleri okuduklarım kadarıyla söyleyebilirim ki pek belirgin değil. Ancak en önemlisi “güç” Bu gücü uçmak gibi olmasa da uzun mesafeli sıçramalar şeklinde kullanabiliyor. Hareket eden bir arabayı durdurabiliyor. Kurşunlardan etkileniyor.