Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Timuçin Esen: Faryalı’yı hep bir kovboy gibi hayal ettim

* Diziye dönecek olursak, etrafındaki kişilerin pek çoğu hinlik peşindeyken Faryalı tamamen kendi işine odaklanan bir karakter. Buradan hareketle aklıma şu geliyor. Bodrum Masalı neden çok daha fazla izlenmiyor diye kızıyor musunuz, yoksa Faryalı gibi işinize mi odaklanıyorsunuz? 

Önce biz kendimizi düzeltelim, hiç reytinge bakmayalım diyorum. Reyting ne olursa olsun, yaptığımız işte bir defo var mı? Varsa bunu düzeltelim.. Yönetmen, yapımcı, yazar, elbirliğiyle düzeltelim. Zaten birbirine güvenen, aynı çizgide düşünen insanların yaptığı kolektif iş de böyle açık olmalı. Biz önce kendimizi düzeltelim, yaptığımız işten %100’e yakın sonuç almaya bakalım. Onu hallettikten sonra gerisine bakarız. Ayrıca Bodrum Masalı’nın hiç de azımsanmayacak bir seviyede izlendiğini düşünüyorum.

 

* Dizinin gençler kadrosu da müzikten, baleden, danstan vs. beslenen oyuncular, sizlerle çalışmaktan da çok memnunlar..

Bodrum Masalı’nda çok güzel insanlar bir araya geldi. Genç arkadaşlar da bu işi ciddiye alıyor. Biz de çok memnunuz onlara çalışmaktan. İnsani olarak da iyi bir ilişki var aramızda, o önemli bir şey. Denk geldi, herhalde, zorunlu olarak olamaz zaten. Başka türlü bir şey var. Hepsi çok sempatik ve işi ciddiye alan arkadaşlar ve evet biri balerin, biri müzisyen, biri daha fiziksel bir dünyadan geliyor... Herkes kendi dünyasını katıyor işe, rollerle denk düşen tarafları da oluyor, iyi oluyor bence. Önümüzdeki yıllarda sık sık izleyeceğiz hepsini ve eminim kendilerini daha da geliştirip yollarına devam edecekler.

 

* Daha önce ekranda izlediğimiz karakterlerinizin hırçın yanları vardı hep. Faryalı en olgunlaşmış karakteriniz.

Bu karakterde en çok ilgimi çeken nokta, kardeşlik, kardeşliğin ötesinde ebeveynlik. Bu hikayede onun üzerine gitmek istedim. Anasız babasız, bir büyük abiye kalmış bir kardeş. Onu yetiştirmek zorunda kalan genç bir adam. O çocuğu 20 yaşına getirmiş… Dingin, kendi halinde, azıcık içine kapanık, geçmişinden kaçmış, kendini değiştirebilmiş, tamir edebilmiş bir adam olarak başlıyor Faryalı; fakat hikayenin başlamasıyla kendine kurduğu bu korunaklı düzen, bu barınak yıkılmaya başlıyor. Sonrası da bu barınağın yıkılmasını engellemekle, bu barınağın yıkılmasının zaten kaçınılmaz olduğunu anlayıp kendine yepyeni bir hayat kurabilmek arasındaki çatışma aslında.

* Dizideki örnek ilişki de sadece Faryalı ve Kelebek ilişkisi galiba.

Sağlıklı bir ilişki diye idealize de edilmiyor aslında. Faryalı çok zor büyütmüş kardeşini, bir çok hata yapmış, kendi hayatı da etkilenmiş. Kardeşi için kendi hayatından vaz geçmiş. Acaba bu çocuk da o yüzden suçluluk duyar mı ilerde bir noktada? Oradaki bu çatışmayı, ikisi arasındaki bağı da ortaya çıkarmak istedik. Bu tam bir anneyle çocuğu arasındaki bağ gibi. Ben de kendi adıma onu keşfettim. Çocuk tarafından bildiğim bir bağdı ama anne veya ebeveyn tarafından onu görmek ve keşfetmek benim için heyecan vericiydi. Aslında yalnız sayılabilecek bir adam Faryalı, sadece kardeşi var.. Faryalı’yı işin en başından beri bir kovboy gibi hayal ettim: Dünyanın her tarafından insanların geldiği ve yerleşmeye çalıştığı Vahşi Batı (Bodrum), ebeveynleri ölmüş bir genç adam ve bebek kardeşi çiftlikte (otel) bir başlarına kalmışlar. Anne tarafı kızılderili (Kos). Dolayısıyla biraz da sıradışı bir kovboy Faryalı, yarı kızılderili; o yüzden kriz anlarında basıp gitmek istiyor annesinin, kabilesinin yanına...

 

* Gerçi artık Faryalı da kaldı Bodrum’da ama Kelebek çok net Kos’a gitmeyeceğini, abisinden ayrı Bodrum’da kalacağını belirtmişti Faryalı’ya.

O da güzel bir şey, onun büyüdüğünü gösteriyor. Faryalı da ona uğraşmış zaten, onun açısından da iyi bir şey. Ebeveynden ayrılma süreci işte. Benim kardeşim yok mesela, tek çocuğum. Şimdi bir kardeşim oldu... bu durumu keşfediyorum. Üstelik salt kardeşlik değil, ebeveynliği, hatta anneliği de içerdiği için projenin kancası oldu benim için. Karakterin diğer ilişkileri de, mesela aşk ilişkisi de buradan şekilleniyor. Geçmişinde kumara, alkole dokundurmalar var. Biraz da onu düşünerek çalıştım tasarlarken karakteri. Giyimini, kuşamını, aksesuarlarını vs… Öyle hayatlar var ki, özellikle burada, turistik yörelerde. Dışarıdan gelen farklı kültürlerle kendilerini farklı şekillendirmiş insanlar var. Yerellikten çoktan, hepimizden daha fazla çıkmış, kafa olarak Edirne’den dışarı gitmiş hayatlar var. Aynı zamanda da yerel, buralı bu insanlar. Buranın kültürü o yüzden de çok katmanlı ve çok güzel aslında. Hem yerel, hem evrensel. Her ülkeden insan gelmiş buraya.Çok dilli. Kaptanlar sürekli onları gezdirmişler, aşklar yaşamışlar, ahbaplık etmişler. Esnaflar aynı şekilde... Biri giderken bir kaset bırakıp gitmiş, biri kitabını bırakmış. Onlar da buradan bir şeyler alıp gitmişler. Bazıları yerleşmiş. Kültürel bir etkileşim olmuş ister istemez. İşte Faryalı’nın bu boyutu da vardı benim için. Alışılagelmiş bir yerli değil o, kovboy şapkalı bir kızılderili Faryalı.

 

* Konuştuklarımızdan, Bodrum’un size iyi geldiğini çıkarıyorum.

Burada olmaktan çok memnunum, çok güzel insanlar da tanıdım. Ben de biraz ön yargıyla bakmışım Bodrum’a. Bodrum’un başka bir imajı var ya, hatta işin ismi konuşulurken bile o imajdan etkilenir mi, insanlarda başka bir şey çağrıştırır mı diye düşünmüştük. Buranın kültürü çok güzel, insanları farklı. Çok güzel dostluklar kurdum. Gerçekten güzel bir yer ama içine girmek lazım biraz. Barlar sokağından dışarı çıkmak, ara sokaklara girmek lazım. Bir metafor olarak söylüyorum bunu. Bodrum‘un şöhretini fazlasıyla hak ettiğini anladım burada vakit geçirince. Bir de sırrına ortak oldum, Bodrum’un kışına...

Bodrum Masalı’na dönersek Mehmet Ada Öztekin’le çalışıyor olmak benim için büyük lüks ama bu bir ekip işi tabii ki. Yapım sorumlumuz Engin Sarıal’ın müthiş bir titizlikle oluşturduğu ve ahenkle idare ettiği bir ekip. O kadar şanslıyız ki, yapımcıdan başlayarak çalışan 70 kişinin istisnasız hepsi müthiş, işine sahip çıkan, dostluk edebileceğiniz, kader birliği yapabileceğiniz insanlar. Bu da ekstra bir huzur sağlıyor. Sette öyle çok vakit geçiyor ki, insanın kendini güvende, evinde hissetmesi lazım. Bunu fazlasıyla hissediyoruz. Bu zamana kadar hep düzgün işlerde düzgün insanlarla çalıştım, burada ekstradan Bodrum’da olmak da var. Harika.

 

FOTOĞRAFLAR: SERKAN AKIN

1 2 3
Elçin Yahşi
22/01/2017 13:43
YORUMLAR




DİĞER HABERLER