“Güçlü iktidarların olduğu yerde, insaf ve vicdan söz konusu olmaz.
İktidar sert bir oyundur…”
Meral Okay
Giriş
Popüler kültürün Türkiye’deki en etkili ürünlerinden birisi olmayı başaran Muhteşem Yüzyıl Aşk-ı Derun dizisi, gerek güçlü etkisi gerekse de yarattığı tartışmalarla adından söz ettirmeyi başarmıştır. Meral Okay’ın1 senaristliğini yaptığı dizi, daha fragmanın yayınlanmasının ardından eleştirilerin hedefi olmuş, ilk bölümün yayınlanmasının ardından, bu eleştiriler ayyuka çıkmıştır. Geleneksel/resmi tarih anlatısı içinde hakkında pek bilgi edinemediğimiz Osmanlı haremindeki yaşantıya odaklanan dizi, güçlü kadınların iktidar merkezli çekişmelerini konu almaktadır. Haremin üzerindeki sır perdesi, gerek resmi belgelerin azlığı, gerek “toplumsal hassasiyet”lerden dolayı Cumhuriyet tarihi boyunca net bir şekilde aralanamamış, bu alandaki açıklamalar, çoğunlukla spekülasyon düzeyinde kalmıştır. Buna karşılık, harem üzerinde uzlaşı sağlanan tek gerçeklik, sarayda kadınlara ayrılan bir mekânı tarif ediyor olmasıdır. Yani bir mekân olarak hareme biçilen cinsiyet, kadınlık ve kadınsılıktır; erkek ve erkekliğe ait olan ne varsa, bu mekânın dışında bırakılmıştır.
Osmanlı döneminin en güçlü padişahlarından biri olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman (Halit Ergenç) ve yine en güçlü kadın figürlerinden biri olarak bilinen Hürrem Sultan (Meryem Uzerli) arasındaki aşkı anlatan dizi, kurgusu bakımından popüler televizyon dizilerine benzer. Nitekim dizinin, tarihi bir içeriği olmasına rağmen, esas olarak izleyiciye sunduğu ana temalar, iktidar mücadelesi, aşk, entrika, aksiyon ve çekişmedir. Türkiye’de üretilen popüler kültür ürünlerinde ön plana çıkan anlatı biçimleri büyük oranda “yasak ve imkânsız aşk” temalarına dayanmaktadır. Genel olarak bu temalar etrafında dönen dizilerin daha fazla izleyiciye sahip olduğunu ifade etmek de mümkündür.
Büyük eleştirilere ve protestolara maruz kalan (özellikle siyasal yelpazenin sağında bulunanlar tarafından) Muhteşem Yüzyıl dizisi, harem konusunda alternatif bir anlatımı benimsediği için dizinin muhalif olduğu algısına hemen herkes kapılmıştı. Peki dizi gerçekten muhalif miydi? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, özellikle ana-akım medyada dolaşıma sokulan diziler, siyasal bir amaçtan çok, ekonomik kaygılarla kaleme alınır. Bu bağlamda Muhteşem Yüzyıl dizisi de, bu yarışta öne geçebilmek için toplumun genel arzularına hitap edecek bir tarzda formatlanmıştır. Yani herhangi bir kesime yönelik protesto veya siyasi bir karşı çıkışın, diziyi çekenlerin arzu edeceği bir durum olduğu söylenemez. Harem mevzuundaki tartışmaların tarih boyunca muğlâk olması, ister istemez haremin, halkın merak ettiği bir mekâna dönüşmesine sebebiyet vermiştir. Gizem çözme işinin prim yaptığı dizi ve sinema sektöründe, harem gibi merak edilen alanlara yönelmek de doğal bir tavırdır. Toplumu ve onun arzularını yakından tanıyan sektör yöneticileri ve çalışanları, böyle bir diziyle karşımıza çıkarken, bu gerçekliği göz ardı etmemişlerdir. Fakat Osmanlı’nın “muhteşem”liğiyle bilinen ve resmi tarih tarafından bu temsili sürekli yeniden üretilen padişahın harem yaşantısının konu alınması ve gelenekselin dışında bir bakış açısı sunması bakımından da, bu popüler kültür dizisinin ister istemez muhalif bir çizgiyi temsil ettiği söylenebilir.
Durum ne olursa olsun, Muhteşem Yüzyıl dizisinin geleneksel tarih anlatısını sarsacak bir yapı arz ettiği söylenemez. Okay, dizinin ilk iki sezonunda gerçeklikle beraber kurgunun da yoğun olduğunu kabul eder; ancak ikinci sezonda, özellikle padişah çocuklarının büyümesinin ardından “tarihsel gerçeklik” ile temasın yoğunlaşacağını belirtir2. Yani tarihe sadık kalma düşüncesinin baştan sona hâkim olduğu dizi, çatlak ve ihtilafların yoğun olduğu konularda (Harem, bireysel ilişkiler vs.) etkili bir kurguyla izleyicinin beğenisine sunulmuş, izleyicinin de buna olumlu karşılık vermesiyle kısa sürede Muhteşem Yüzyıl dizisi, kültür endüstrisinin o dönemdeki en etkili ürünü haline gelmiştir. Nitekim dizinin gündeme yoğun bir şekilde gelmesiyle beraber; gazetelerin tarih eklerinde, televizyonların tarih dizileri ve programlarında, takı sektörünün tasarımlarında, harem’i, Kanuniyi ve özellikle de Hürrem’i konu alan dergi ve kitap yayınlarında patlama yaşanmıştır. Kültürel pazarı besleyen dizi, aynı zamanda bir “Hürrem Sultan ekonomisi” de oluşturmuştur3.
Bu çalışmada, Muhteşem Yüzyıl dizisine yönelik genelde sağ kesimin, özelde de AKP iktidarının eleştirileri analiz edilerek, bu kesimlerin döneme ve kişilere dair tahayyüllerine, eleştirilerinde neleri kapsayıp, neleri dışarıda bıraktıklarına odaklanılacaktır. Yine dizinin gelişim sürecinde gösterdiği başarı, çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
1 Muhteşem Yüzyıl dizisinin senaryosu ilk 56. bölüme kadar Meral Okay tarafından yazılmış, daha sonra Okay’ın 9 Nisan 2012’de dizi devam ederken vefat etmesi nedeniyle senarist koltuğuna Yılmaz Şahin oturmuştur. Yine dizinin yapımcılığını Timur Savcı’nın başında olduğu TİMS Productions üstlenmiştir.
2 http://www.ntv.com.tr/video/diger/mehmet-barlasla-45-dakika-8-mart-2012,pSH2522UA0CfndLSd7orUA
3 http://www.hurriyet.com.tr/hurrem-sultan-ekonomisi-16770558