Oyunu, İzmir’den gelen kadın bozuyor. Güneş. Tüm o peşine adam takmalar, geçmişini öğrenmeye çalışmalar, bir eksik gedik bulmaya uğraşmalar bu yüzden, kadın yıllardır kendilerini inandırmaya doyamadıkları büyüyü bozdu. “Ne güzel yaşayıp gidiyorduk” değil mi? Biri, sonunda odadaki koca fili nasıl görmezsiniz dedi. “Aman Haluk sinirlenmesin” diye parmak ucunda yürüdükleri odada biri, sonunda, camı çerçeveyi indirdi.
Aralarında en akıllı ama en az diğerleri kadar suç ortağı olan Rana uyandı ilk kez bu duruma. Sevilay, Haluk’un verdiği ayarlara, Ali’nin kalp kırıklığına rağmen hala pek farkında değil. Oğlu, ondan yardım isterken kadın kapısının kilidini değiştirdi, inanılmaz. Trenler nasıl makas atar, birden başka bir raya geçer, kıvılcımlar çıkar, Sevilay’ın da öyle bir makasa ihtiyacı var ama henüz o kıvama gelmedi. İnci için ise önemli olan düzeni, o devam ettiği sürece o ya da bu kişinin yanında yer alabilir. Yarın Sevilay’ı karşısına alabilir, öbür gün medyaya açıklama yapabilir, İnci bu yapar.
Güneş, Mertoğlu ailesinin hayatından ebediyen çıksa bile artık olan oldu, suskunluk zinciri kırıldı. Haluk’a göre “kaos başladı”.
Güneşin Kızları, Haluk’u ve kurduğu kusursuz suskunluk düzenini izledikçe kızdırıyor, kudurtuyor. Suskun kadınların bir bir Haluk’a karşı cephe alma ihtimalini izlemek için ise sabırsızlandırıyor.