İşte biz, yani yetmişler olimpiyatlarına yetişememiş nesil, onu böyle tanıdı. Kris'in kocası, Kim'in babası. 2007 yılında başlayan Keeping Up With the Kardashians reality şov kavramının, hiçbir şey yapmadan ünlü (ve trilyarder) olmanın ata sporu oldu. Kim Kardashian dünyanın en meşhur kadını, Kris bir hiçten imparatorluk yaratan dahi aile reisiydi. Caitlyn'e her biri sırayla yıldızlaşan bu kadınlar ordusunun arasında biçilen rol figüranlıktan öteye gidemedi. Seneler boyunca onu iyi kalpli, şan şöhret dünyasından çok da hoşlaşmayan ve karısı tarafından itilip kakılan bir baba rolünde izledik. 24 saatin 23'ünü golf oynayarak geçiren, oyuncak helikopterlerini uçuran, giydiği çoraptan aldığı golf topuna kadar her konuda eleştirilen ve paranın iplerini elinde tutan Kris'e hesap vermek zorunda kalan bir portreydi çizilen. Her fırsatta Caitlyn'in ne kadar "erkek",  "maskülen" ve sporcu, kadınlık dünyasından ne kadar da bihaber olduğunun altı markörlenip duruldu. Şimdi dönüp baktığımızda her daim arka planda duran, eski evliliklerinden olan çocuklarıyla arası bir türlü düzelmeyen, eşofmandan başka bir şey giymeyen, Kris'le ayrıldıktan sonra bile bir bölümde bütün ailenin "Ay modadan hiç anlamıyorsun, bizi utandırıyorsun," baskılarına dayanamayıp saçını kestirmek zorunda kaldığında "Boyunu kısaltmayın," diye ölümüne direnen Caitlyn'i biraz daha iyi anlıyoruz sanki.

Caitlyn, I am Cait'de o eski gölgeler prensi halinin neredeyse tam tersi. Canlı, konuşkan, neşeli, ve epey süslü. "Hayata dair hiç bu kadar heyecanlı olmamıştım," diyor. Her daim yanında bir güzellik ekibi mevcut. Kuaförü saçlarını yaparken, makyözü rujunu sürüyor. Asistanı kıyafetlerini hazırlıyor. Kıyafet derken, bir kot bir gömlek değil. Tom Ford'undan Diane Von Furstenberg'e tasarımcıların gönderdiği hediye elbiseler şıkır şıkır, devasa dolapta sıralarını bekliyor. Hep beraber televizyonda Vanity Fair'in yankılarını izliyorlar. Seçim kazanmış bir Amerikan başkanının kampanya ekibini izler gibiyiz. Büyük bir zafer kutlanıyor.. Keeping Up With the Kardashians'da Jenner'ın "erkekliğini" gözümüze sokan ekibin aynısı bu sefer Caitlyn'in kadınlığına zum yapıyor. Kadınlık derken, E!'nin sevdiği, reytinglerini borçlu olduğu, olabildiğince yüzeysel bir kadınlık algısından bahsediyoruz. Kamera iki saniyede bir Caitlyn'in ayakkabılarını, cinsiyet değişiminden önce paparazzilerin "oje sürmüş!!" diye kıyametler kopardığı manikürlü tırnaklarını gösteriyor.

Kızı Kylie, Caitlyn'i ilk kez gördükten beş dakika sonra kendi postiş markasından çıkan yeşil saçları babasının kafasına çıtçıtlayıp Instagram'a yüklemek üzere fotoğraflarını çekiyor. Çaçing! Kim Kardashian ve kocası Kanye West geliyorlar. Onlar da Caitlyn'i ilk kez görecekler. Kim dolaba gidip elbiseleri ayıklamaya başlıyor: "Bu kötü, bunu at, bunun aynısı annemde var!". Kanye, Caitlyn'in cesaretini ünlü olmasının zorluklarına bağlayan çok manalı bir konuşma yaptıktan sonra Adidas'la yaptığı yeni spor ayakkabılarını gösteriyor. Bir çaçing! daha. Sanırım evde toplam beş dakika geçirdiler. Caitlyn ekibine dert yanıyor: "Kaç kere çağırdım ama Kylie hiç buraya gelmedi. Khloe gelmedi, Kourtney gelmedi, Rob gelmedi. Beni görmeye gelmemeleri bu durumu onaylamadıkları anlamına mı geliyor? Herkes beni desteklediğini söylüyor, peki neden bir kere bile gelmediler?" Acaba kameraların ortaya çıkmasını beklemiş olabilirler mi? Bu arada Keeping Up'da Bruce'un karısını aldattığı ima edilen, Kris'in en yakın arkadaşı Rhonda'nın, aslında Caitlyn'in en yakın sırdaşı ve asistanı olduğunu öğreniyoruz. Bu konunun üstünde hiç durulmuyor. Sanki bir sezon boyunca kafalamaya çalıştıkları seyircilerle I am Cait'i izleyenler bambaşka gezegenlerden gelen bambaşka yaratıklar. İnsan, Caitlyn keşke kendini E!'nin kollarına bırakmasaymış, bu programı bambaşka bir kanalda, bambaşka bir açıdan izleseymişiz demeden edemiyor.