Doğuyoruz, bir acele büyüyor, sonra ne olduğunu bile anlamadan ölüyoruz. Adına ömür diyorlar. Zor olan bir ömürden bir hayat yaratmak. Caitlyn Jenner, bir ömre üç hayat sığdırdı. Önce 1976 olimpiyatlarında kırdığı dekatlon rekoruyla dünyanın en iyi atleti oldu, sonra bir reality şov yıldızı. Şimdi de yeryüzünün en tanınmış trans bireyi olarak üçüncü hayatına başlıyor. Kariyer, başarı, madalyalar, aile, şan şöhret bir yana, kendisi olabildiği; kimseye yalan söylemek zorunda kalmadığı; ait olduğunu hissettiği bir bedenle güne başladığı bu yeni hayat, onun için en kıymetlisi: "Sabahları uyanıp kendin olabilmek, giyinmek, dışarı çıkmaya hazırlanmak, tıpkı normal bir insan gibi. Hayatı böyle yaşamak öyle güzel bir his ki. Ben bu zamana kadar bunların hiçbirini yapamadım. Bruce her zaman yalan söyledi. Kim olduğuyla ilgili tüm hayatı boyunca bir yalanı yaşadı. Ben, daha fazla yalan söyleyemeyeceğim."
Böyle diyordu Jenner, trans bir kadın olduğunu dünyaya ilan ettiği "interneti kıran" Vanity Fair röportajında. 65 yıllık koşusunun son etabında, yalan söylemekten vazgeçip, nihayet kendi gibi dünyaya merhaba dediğinde. Derginin kapağında üç kısa, basit ama insanı vuran kelime vardı: "Bana Caitlyn deyin." Caitlyn şimdi de yeni televizyon dizisiyle ekranlarda. Kardashian'ların gölgesinden çıkıp ailenin starlığına terfi ettiği, yeni hayatını gözler önüne seren dizinin ilk bölümü Pazar akşamı E!'de yayınlandı. Programın adı Vanity Fair röportajının bir adım ötesi: I am Cait (Ben Cait'im).