Alfie Allen (Theon Greyjoy)
* Theon’un senaryosunu yazsaydın ona neler yaptırırdın?
Hayali senaryomda Theon’la Ejderha Kraliçe’nin tanışması var. Sonra aralarında bir bağ oluşur, göz göze geliriz ve birbirimizi anlarız, böylece ejderhalardan birine binmeme izin verir. Böyle bir şey olsun çok isterim.
* Sence insanların Theon’a bakışı değişti mi? Artık Theon’u tutanlar var mı?
Kesinlikle öyle. İnsanlar artık karakterimle empati kurmaya başladı. Artık bir Theon Takımı var, daha önce bunu göremezdiniz. İnsanların benim hikayemden artık keyif almaya başlıyor olması o kadar güzel ki.
* Sence dizinin fan’ları yeni sezonda neler hissedecek?
Kafayı yiyecekler! Cidden! Daha önce karşılaşmamış, karşılaşmaları imkansız görünen karakterleri bir arada göreceksiniz. Daha garip daha iyi daha beklenmedik bir sezon olacak. Yazarlar da müthiş bir iş çıkarmış gerçekten.
Daniel Portman (Podrick Payne)
* Gwendoline’le (Brienne) iyi anlaşıyor musunuz?
Gwendoline’le iyi anlaşmamak mümkün değil ki. Çok cool bir insan, insanın işini kolay hale getiriyor. Hem sahne dışında hem sahnede müthiş bir kimyamız var. Birçok farklı konu hakkında sohbet edebiliyoruz, ama iş çalışmaya geldiğinde hemen profesyonelliğimizi takınıyoruz. Gwen’in muazzam bir kalbi ve insanları etkileyen bir kişiliği var, aynı zamanda muazzam bir oyuncu. Birlikte çalışacak daha iyi birini düşünemiyorum.
* Sansa’nın gruba katılışı Brienne/Pod dinamiğini nasıl etkiliyor?
Önemli değişiklikler oluyor elbet. Sansa etraftayken Brienne sürekli onun bodyguard’ı gibi davranıyor. Ama Pod Kral Şehri’nde Tyrion’la geçirdiği dönemden bu duruma alışık. Ben hep Pod’un Sansa’ya karşı yumuşak bir tarafı olduğunu düşünmüşümdür, Kral şehri’nde Sansa’nın yaşadıklarını bire bir deneyimleme imkanı bulduğu için. O yüzden de Pod’un, Sansa’nın güvenli olmasından dolayı mutlu olduğunu düşünüyorum. Bu sezon gerçekten farklı bu açıdan, artık sadece iki kişi değiliz, yeni dinamikler söz konusu.
* Artık kitaptan koptuğumuz için kimse karakterlerin akıbetini bilmiyor, sen Pod’u nerede görmek istersin?
Bir noktada Tyrion’la tekrar bir araya gelmesini ve şövalye ilan edilmesini çok isterim. Bence bir şövalyede olması gereken bütün özelliklere sahip: Onurlu, asil, dürüst, iyi bir savaşçı ve hanımlarla arası çok iyi. Bir de Tyrion’I zor bir durumdan kurtarmasını görmeyi çok isterim ya da bir yerlerde karşılaşsalar bile olur.
Isaac Hempstead-Wright (Bran Stark)
* Bize Bran’ın rüyalarında neler yapabildiğine dair bir ipucu verir misin?
Aslında yapabildiği tek şey geçmişteki olayları görüp onlardan ders çıkarmak. Ancak Bran’ın başka fikirleri de var çünkü rüyalarında gördüğü şeyler ona daha mutlu zamanları hatırlatıyor. Bazılarında sonsuza dek kalmak istiyor fakat Üç Gözlü Karga ona sürekli bunun çok tehlikeli olduğunu hatırlatıyor. Ama bazen de Bran’ın gördüğü insanlarla iletişime geçtiğini düşünüyoruz, hiçbir zaman tam emin olamasak da.
* Max von Sydow’la (Üç Gözlü Karga) çalışmak nasıldı?
Çok cool’du gerçekten. Max çok narin ve yaşlı bir adam, 86-87 yaşında. Ama oyunculuğun güzel tarafı da bu işte 5 yaşında başlıyorsunuz, 86’ya kadar devam edebiliyorsunuz. Max’in sesi çok kuvvetli, sanki öylesine yazılmış gibi görünen bazı replikleri öyle bir okuyor ki onlara başka hiç kimsenin veremeyeceği anlamlar katıyor. Onunla yan yana durmak, onu dinleyebilmek, onunla birlikte oynayabilmek çok hoş bir deneyimdi. Rolüne bu denli uyması beni de çok rahatlattı.
* Ak Gezenlerle bizzat yan yana durduğunda korkutucu görünüyorlar mı yoksa CGI’la zombiye dönüşen bir sopa ve tenis topundan mı ibaretler?
Bayağı korkunçlar hem de. Zombiye dönüştürülmüş birçok figüranın olduğu bir sahne vardı, etleri bedenlerinden sarkıyordu ve benim onların arasından geçmem gerekiyordu, arkamı döndüğümde de Gece Kralı’nı görüyordum. O karlarla kaplı taş ocağında bu sahneyi çekmek muazzam bir deneyimdi.
* Gece Kralı gerçekte neye benziyor?
Dublörlerimizden biri o aslında. Çok tatlı,komik bir adam. Sahne bitince onunla konuşuyorum adamın kafasında Darth Maul’un kafası gibi bir şey duruyor. Gözlerindeki altıgen sapsarı lensler de epey korkunç; adamla kahve içmek bile bir eziyete dönüşüyor.