Size de şaşırtıcı gelmiyor mu Ansari’nin bugüne kadar hiç Hintli’yi oynamaması mesela? Bu tamamen kasti bir kariyer tercihi.
Verdiği söyleşilerde işsiz kalma pahasına kendisini belli bir kategoriye hapsedecek rollerden kaçındığını anlatıyor. Evet Hint kökenli ama Amerika’da doğup büyümüş, aksansız İngilizce konuşuyor, bir göçmen toplumu olan Amerika’da “Amerikalılar” diye adlandırılan ‘beyaz’ gençlik ne seviyorsa onu seviyor, onlar neyle büyüdüyse o da onlarla büyüdü.
İyi ki kendisini belli bir role hapsetmekten kaçınmış ki bu sayede kimliklerle oynayabilen muazzam bir komedyen olabildi. Aşırı itici bir tarafı var Ansari’nin, tam da bu yüzden çok sevimli.
Parks and Rec’ten bu yana Ansari epey yol aldı. Madison Square Garden’ı tek başına doldurabilen bir komedyen artık. Yemeğe çok ilgili, ünlü şef David Chang’in yakın arkadaşı ve birlikte Tokyo’da ramen deneyip bunu da Chang’in bir sezonun sunduğu “The Mind of a Chef” serisinde yayınladılar. Bu senenin en çok konuşulan kitaplarından birinin de yazarı Ansari: Bir sosyologla yazdığı Modern RomanceTinder çağında aşkı, sevgili bulmayı inceliyor. Öyle mizahi falan değil, düpedüz inceleme. Farklı ülkelerde gözlemler, istatistikler, araştırmalar, söyleşilerle dolu. Aziz Ansari’nin tavsiyesi: Sürekli yeni birinin aramak için habire date’e çıkmayın. Bir insana birden fazla kere şans verin.