"Adam kaçırıcam, Ömer bey istedi," diyor Derya. Hani öl dese ölecek galiba da, bir tek zaafı Pamir işte; iki çift söze sarhoş oluveriyor, n'apsın yavrucak o da aşık. Farketmeden Pamir'i oyalayarak Ömer'e de ortam hazırlıyor. Sonunda Pamir'i aşan Ömer Defne'siyle konuşmaya başlıyor. Cümle aralarında feryat figan kendini anlatıyor Defne "Ruhumu ele geçirdin," diyor "Eminim beni görünce dizlerini bağı çözülmüyordur," diyor ve bunu duyan Ömer çocuklar gibi seviniyor.Fakat Pamir bu, deli cesareti var. Yıllarca kafamda hep kurduğum şeyi yapıyor gidip yangın düğmesine basıyor ve ben öğreniyorum ki olay çok kötü bir yere gidiyormuş. Tamam ben mesajı aldım. Benim algılayamadığım şey, bu insanlar aynı olaydan kaçıyorlarsa neden hepsi farklı yerlere gidiyorlar? Hiç mi yangın tatbikatı görmemişler? Ya da bu şirkette kaç tane yangın çıkışı var? O "Ömer Bey!" diye viyak viyak bağıran kızı içerde bırakabiliyoz mu? Hepsi onun yüzünden oldu da çünkü. Koray'ın yemeği yukarda kalmış biri onu getirsin lütfen! Yangında ilk kurtarılacak listesinde başta bu, bilmiyor musunuz çok ayıp.
Bu olaydan sonra iyi ki mantıklı düşünebilen biri var dedim. Tabii Derya gelip Ömer'in akıl sağlığını bozana kadar. Gözlerindeki korku, telaş, acı… Kendini suçlayan o mahçup ifade. Ellerini tutuyor "Bana geçsin acın, bana ver," diyor. Ben ömrümce hiçbir dizide bu kadar güzel bir söz duymadım. Ne değerli ne sarıp saklamalık bir şeydir sevdiğinin derdiyle dertlenmek, sevdiğinin acısını çekmek istemek. Üstüne "Ben bakarım sana," diyen bir Ömer İplikçi'ye şu galakside "Hayır!" diyebilen tek varlıksın Defne, helal! Ömer'imiz ise kendini helak etmeye devam ediyor, hatta ilk defa hissettiklerini cümlelere döküyor. "Çok üzüldüm, içim acıdı ya… Benim yüzümden canı yandı." Bu adam bu kadar seviyorken kimseden hatta hiçbir şeyden aşk diye bahsetmeyin ya, yok, kabullenemem çünkü.
Şimdi gelelim Defne ve İso ikilisine. Ne kadar zordur her sabah karşında gördüğün dostunun suretini artık görmemek, sana sırtını dönmesi. Her zaman ilk koştuğun o olmuşken şimdi yüzüne bile bakamamak. Ellerinde salçalı ekmeklerle kalakaldı Defo'muz. İso'ya bir yanım hala deli gibi kırgın ve kızgın idi ama acısına da dayanamadım. Demiştim ya aşk için yanlış olanı kendi içinde doğru yapmayı öğrenecek İso diye. Daha kötüsü de karşısındaki de boş değil ama farkeder mi? Belkii… Çook sonra.. Kim bilir ne zordur sevdiğin karşında ağlarken dokunabilecek kadar yakında olup gözyaşlarını silememek… Yandı yandı tamam ciğerim yandı.
Veee geldik Ömer içeri gelene kadar bin tane duruş deneyen ve ortalığı yıkan Defne'lere. İşten önce sevdiğinin rahat etmesini düşünen, tam konunun ortasında gidip buz getiren Ömer'i çerçeveletebiliyoz mu? Hayır mı? Piki. Kim daha keçi diye sorsanız bence kimse şu daha keçi diyemez; bunlarda resmen katır inadı var bırak keçiyi. Ömer'in akşam yemeğini iptal et şefim çünkü adam kızı yedi, bitirdi gözleriyle. Zavallı Defne de n'apsın çalışmaya çalışıyor; ben o anki ruh halimle tırları tren yoluyla Antartika'ya yollamayı teklif ederdim ama işte bu zeka buralarda harcanıyor. E tabii Ömer İplikçi muzurluğu diye de bir şey var şimdi, en iyi biz biliriz.
O duruşun, o başarıların arkasında hala Ömer'den aferin almaya deli gibi meraklı küçük bir kız çocuğu var. Hala onun hakkında ne düşündüğünü tahmin edemeyen, ona karşı inancı olmadığını düşünen ve Ömer'i şaşırtmak isteyen. Bilmiyor değil, sadece duymak istiyor Ömer'in onu kafasında nereye koyduğunu.
Pamir daha (Defne ve Ömer'i henüz çözemediğine veriyorum) onların yan yana oluşuna şoke oladursun bizimkiler romantizmi Allahüekber dağlarına çıkartmışlar. Çekirdeğinden, çayına, kurabiyesine kadar düşünen bir adam, sevdiğinin onun çevresinde pervane olması ciddi ciddi hoşuna giden bir kadın. Ben o kadar çok özlemişim ki onları bu şekilde diz dize, göz göze görmeyi; bana bile o kadar iyi geldi. Aşk tazelediler resmen. "İçim acıyor çünkü," diyen Ömer'i es geçmek istemiyorum. Bir yanda içindeki bu yalanla kendiyle çelişiyor diğer yanda Defne'sinin sırf bu yüzden zarar gördüğünü biliyor, al sana çıkmaz. Geldin mi Defne'nin sana söyleyemiyorken yaşadıklarına.