Savaş ve Nazlı cephesi de Peri’nin yardımlarıyla ilerliyor, Nazlı her ne kadar ağzından ‘kanka’ lafını düşürmese de, Savaş adım adım yaklaşıyor Nazlı’ya.
Savaş’ın aklını dağıtmak için gelinen tatili Tuğçe, Didem ve Peri’nin biricik Can’ı basınca olanlar oluyor, keyifler kaçıyor. Savaş’a özel olan gün birden onun kaçmak istediği bir hal alıyor. Tuğçe yargılayacı bakışlarını Savaş’ın üzerinde gezdirmekten çekinmiyor her zamanki gibi.
Selin, davetsiz misafirlerin işgalinden duyduğu rahatsızlığı Ali’ye anlatsa da bir çözüm bulamıyor. Zaten Ali, kızlara yine -mış gibi yaptığından istenmediklerini düşünmelerini sağlayacak bir etken oluşmuyor.
Tuğçe, Selin’le uğraşmayı ulvi bir görev edindiğinden, Ali ve Didem mıçmıçlaşmasını bölüp, şişe çevirmece oyunu başlatıyor. Klasik bir oyun hedesi olan durum yaşanıyor ve Didem, Ali’yi öpüyor. Tabii tüm akşam boyunca kalbine, kan değil kıskançlık pompalanan Selin için bu son nokta oluyor. Sıra ona geldiğinde Ali’ye “Gömleğini çıkart ve sırtını dön,” diyor. Selin, Ali’den yarasını göstermesini istiyor, sırtında izi ömründe acısı kalbinde sızısı olan yarasını. Selin, “Belki Ali’nin size sürprizi vardır,” diyor. Kızların bilmediğinden emin, peki o zaman neden? Neden? İntikam malzemesi midir yara, üste çıkma kozu mudur bir tek senin bildiğin. Selin Yılmaz, bu golü taraftar beğenmedi.
Ali, şişeyi fırlatıp atıyor duvara, en az şişenin parçaları kadar savruk çıkıyor dışarı Selin de peşinden.