* Bu hafta Barış Arduç'un sahnesinin çok fazla olmayacağını bilerek bölüme başladım. İki haftadır "Önce sağlık!" diye kendimi yiyip bitiriyorum yazılarımda, kendi adıma bu hafta da Ömer İplikçi görmeseydim de sitem etmezdim. Ama sahalara geri gelmiş, hoş gelmiş! Aralara serpiştirilmiş, çizim yapan, Aşk ve Gurur izleyen, Albertine Kayıp okuyan, yemek hazırlayan ya da Koray'la skype görüşmeleri yapan Ömer beni fazlasıyla mutlu etti ve "yetmeli" mesajı gönderdim beynime de yüreğime de. Lakiiiin, dizimizin diğer başrol oyuncusu Elçin Sangu'ya sanki biraz haksızlık edilmedi mi? Defne nerede arkadaşım? Hayır izlerken yerimden kıpırdamıyorum ki, kaçırmış olayım. Neden sahnesi bu kadar azdı anlam veremedim ve bu durumdan açıkçası hoşlanmadım. Ben diğerlerinin yerinde olsam Fikret Galo'yu arayacağıma, Defne'yi arardım yahu kız resmen yok. Hele bir ara ormanda Sude'yle yürürken, "ben Ömer'i arayacağım" diye gitti, ben sandım ki bunlar bizden gizli araştılar, buluştular. Defne terketti Sapanca'yı falan, kayıplara karışacaklar diye düşündüm, yani kız o kadar yoktu. Ama ben kendisine yazımda torpil geçeceğim, her an varmış gibi davranacağım.
*Defne'nin flashback sahnelerini çok fazla sevdim, zaten defalarca izlemişliğim ve bir o kadar daha izleyebilitem var. Ama keşke, evinde inzivaya çekilmiş Ömer'i de flashback yaparken görseydik de ne düşündüğü biraz da bize geçseydi. Malum henüz Ömer İplikçi, sırrın peşine tam düşemeyecekti, biraz da geçiştirilmesi gereken bir bölümdü bu. Ama yinede ucundan berisinden düşmüş hallerini bu diyaloglarla görmeseydik keşke. Allah'ım kulağıma sular kaçsaydı da duymasaydım. "Bir dert bir sıkıntı yok, her türlü maddi manevi, borcunuz harcınız da yok, ne güzel."
Gerçekten sonuna kadar arkandayım Defocuğum, Ömer'lik hareketler değil bunlar. Ömer İplikçi, böyle bir cümleyi kuracak adam olmamakla beraber, borcu olan da bu şekilde dile gelmez. Yani konu "borç harç da yok" şeklinde kapanmamalı Ömer için. Bunu Ömer'in zekasına yakıştıramam, etmeyin eylemeyin.
***Eğer Defne Ömer'in yanında değilse, kesinlikle Nihan'ın yanında olsun bence. Azıcık İso'yla da kalabilir bakın ayrım yapamadım. Kalan herkesi çıkartabilir ama hayatından, laf etmem. Nihan'cığımmm, bir gel hele seninle düello yapalım, bence benim Ömer hayranlığım daha kocaman. Ama seni de tatlış tatlış övgülerini de ayrı ayrı yerim. Evet "Ya bu çocuk çok tatlı ya." Gerçi sen bunları sıra sıra saydırırken, Defne'yi soldurdun biraz ama ben sizi izlerken çok eğlendim. Ömer'in hem cillobistan hem de zeki olduğu konusunda hem fikir olarak sizinle beraber ben de bu konuya virgül koydum, başka Ömer İplikçi tespitlerinde görüşmek üzere. "Yenge acı söyler." ahahahah buna biraz güleceğim bir dakika. Yok ben Defne'ye katılıyorum Nihan kusura bakma, "yengeler götürsün seni."
Bir yenge, enişte, eş dost, hısım akraba yok mudur ki "BİR İHTİMAL DAHA VAR O DA ÖLMEK DEĞİL" desin Allah için. Kız zaten kafasına gök taşı düşmesine razı ama yeter ki Ömer'i kaybetmesin, korkudan ölmek üzere, gidiyorlar tek tek üzerine sen KİRALIK AŞK 'sın diye. İşin içinden en temiz çıkma yönteminin, Hulusi Bey Amca'ya gitmek olduğuna asla katılmıyorum ama en azından bir level atlamak üzere bir Defne gayreti gördüğüm için sevinçliyim. Fakat, borcu ödemek ya da oyunun bitmesini sağlamak, Ömer'in karşısına temiz çıkmak değil, Defne bunu kaçırdığı için çok üzülüyorum. Çok yanlış ama hadi diyelim oyunu saklama peşindesiniz, yeter ki vuslat olsun yalanlar üstüne de olsa mantığındasınız, öyleyse kontak kurun birbirinizle yahu, herkes kafasına göre iş yapıyor, çarşı pazar karışıyor.