Mümtaz’ın düştüğü duruma, ne yalan söyleyeyim fena sevindim!

Çıkamasın o hücreden. Kalsın orada. Bu noktada Poyraz’a Oğuz’un öldürüleceği haberini verdiği içinse, kendi adıma, teşekkür ederim. Ama yine de o hücrede kalması taraftarıyım Mümtaz’ın.

Zülfikar’ı ise, evindeki fotoğraf albümlerindeki fotoğrafları gördükten sonra daha net anladığımı düşünüyorum. Yorumlarını, isyanlarını, dertlerini, içinin derinliklerini daha iyi görmek o fotoğraflara bakmakla mümkün diye düşünüyorum. Düşündükçe düşünmeye devam etmeye karar veriyorum. Zülfikar, evet, dertlerini içinde tutmadıkça yolunu sürekli yeniden çizmek zorunda kalan biri. Şimdi de öyle, bence. Bu yolun çizilmesinde başkaları etkili çoğu zaman, çoğumuzda olduğu gibi. Çiğdem ve Taşkafa’nın konuşması, Çiğdem’in babasının yediği haltları öğrenmesi de etkili olacak. Çiğdem seviyor çünkü Zülfikar’ı. Babasından yediği tokat perçinledi o aşkı.

Tam bu noktada yine bir mesaj olduğunu düşündüğüm notu paylaşacağım: Çiğdem’in tişörtünde yazan tümce, bu ilişkinin akıbeti hakkında bir mesaj mı içeriyor?

Kapanışı da Sema’nın babası hakkında bulunduğum tahminle, Bahri’nin onu öldürmesi için haklı bir nedeni olduğunu tahmin edişimle yapacağım. Sema’nın babası hakkında, kurulacak hiçbir tümce yok, öldürülmeyi hak etmiyordu elbet ama içine DÜŞTÜĞÜ durum bütünüyle YAKIŞIKSIZ. KABUL EDİLEMEZ. Sema’nın babası, o baba-

Yarım bırakacağım o tümceyi.

Bu yazıyı da böyle bitireceğim.

Sema, sen daha kaç darbe alacaksın hayattan kızım!

Sana da yazık!

Kalbin daha kaç kere kırılacak?

Paragrafından kopardığım iki soru: Oğuz’u, suçu Ayşegül’ün üstüne atmak için mi iğnelediler? Oğuz kurtulacak mı?