Geçen yazıda da demiştim, Sema’yı vurması Poyraz’ın benim gözümde tamamen kartonlaşmasına neden olur diye. Sema’yı öldürmesi yani. Eskiden gazetelerin içinden çıkan karton bebeklere dönüşmesine. Artık bu günden itibaren o karton bebeğin yanında verilen karton elbiseleri giymez Poyraz. Benim gözümde. Zira dediğim gibi, öldürmemiş Sema’yı. O yol boyunca yürürken plan kurmuş, OYUN kurmuş ikisi.

Peki Poyraz, Songül’ün köstebek olduğunu nasıl anladı?

Mümtaz ve Songül’ün buluşma anını nasıl bastı?

Sema böyle silah doğrultmayı nereden öğrendi?

Ayşegül bu baskının göbeğine nasıl düştü?

Neyse ki bu baskın gerçekleşince Poyraz’ın ifade verme durumu paçaları tutuşmadan etkisizleşti. Ama o da kendince tehlikeli sularda yüzmeye devam ederken planlar kurmaya çabalıyor tabii. Bu sırada Mümtaz’la ilişkisini neden sürdürdüğü hakkındaysa en ufak bir fikrim yok. Bir insan sürekli darbe aldığı bir başka insanla görüşmeye neden devam eder? Neden onun deniz gözlüğüyle, şnorkeliyle derin sulara dalar? Bu onun arkasından oyun çevirmekten de öte, karmaşayı ve kaosu devam ettirmek adına yapılan ve sürdürülen bir başka denklem. Ama denklemin bilinmeyeni bir hayli fazla. Üç bilinmeyenli denklemlerde dahi epey zorlanan biri olarak, bu kadar bilinmeyen üzerinden tahmin yürütmem güç.

Tek söyleyebileceğim, Songül’ün diri diri ateşe koşarken yakalandığı ve söylemeye çalıştığı yalanlarla, ateşe daha hızlı koşmaya başlamadığı. İlk bombası Sadreddin’le birlikte öldürüp kaçtıkları doktoru pat diye, Bahri ve diğerlerinin yanında itiraf edip, suçu Sadreddin’in üzerine yıkması idi. Bu noktada Ayşegül’ün bilmediği şeyse, o kızın karnındakinin Bahri’nin torunu olmadığı, hatta kimin çocuğu olduğunun bilinmemesi. Ortalık fena kızışıyor yani! Zafer cephesi de bunu biteviye söylüyor.

Poyraz’ın Sema’yı öldürmeme kararı olmasaydı işler bu kadar değişmezdi, karışmazdı, karmaşıklaşmazdı!

Şimdi herkes, aslında, Poyraz’ın kurduğu bir oyunun içinde. Mümtaz’a yakın durmaya devam edecek mi Poyraz, bu oyunun en mühim sorularından biri bu şimdilik.