Cetvelle kovalamayacaksanız yine bir şey demek istiyorum: Nazlı’yla Yiğit'te güzel bir potansiyel gördüm ben. Derken, Nazlı’nın buz pistine gelen Yiğit’e tepkisini de görünce, oooo dedim karışacak ortalıklar. Karıştı da, Savaş her şeyi yanlış anladı. Triplere girdi. Sahnenin saçma ve gereksiz olduğunu yazmışlar ancak bence değildi. Geleceğe yatırım olarak ilerliyor SavNaz’ın hikayesi iki üç bölümdür. Hep dedim ya SavNaz için, halının altına süpürülmemesi lazım diye. Tam olarak onu yapıyorlar şu an. Gün gelecek o halı kalkacak ve tüm tozu toprağı üstlerine yapışacak. Yanlış yoldasın SavNaz, çok yanlış yol.

Rana yürek mi yemiş? Hangi süper güçlü cesaret hapını hüpletmiş? Takındığı tavıra alkışlar, çiçekler tabii. Üstelik ailemizin itibarı diye yapıştırsa da, Rana’nın asıl takıldığı nokta bu değil bence. Rana Güneş’e üzülüyor. Üzülüyor da elinden çok gelen bir şey yok, Haluk bir numaralı psikopat yerini kimseye bırakmıyor. Aslında bir bakımdan, Güneş’in haberi olmadan çözülsün istiyor mesele. Öğrenirse gazetelerde çarşaf çarşaf haberleri çıkarmasından korkuyor bir yandan, öte yandan Güneş’in böyle bir şeyi kaldırmaya gücünün yetmeyeceğinin farkında. Rana ne kadar güçlü durursa dursun, ne yaparsa yapsın, Haluk hep bir adım önde. Bir de ortada Savaş var. Rana’nın eli kolu bağlı. Ne yana dönse çıkmazlar. Arka da sağlam değil. Dikkat Ranağğğ abla, dikkat!

Toparlayacak olursam, Ali’nin Reyiz’liğe soyunduğu kısıma kadar pek bir keyif alamadım bölümden. Hatta 29 bölümdür, ikinci kez sıkıldım izlerken. Ancak Reyiz’likti, Selin’in Ali’yi kovalamasıydı diye işin içine sokulan komedi unsuru bir ferahlattı. Bölüm sonu zaten şok. Ali’nin, ikizlerin babasının Zafer olmadığını öğrendiğini biliyorduk fragmanlardan, çok şok değildi yani. Ben orada acaba bunun üstüne bir de babanın Haluk olduğunu öğrenir mi dedim ama gelmedi. Henüz erken zaten bence, biraz daha bekletilmeli o esas büyük sır. Savaş’ın öğrenmesi de çok büyük şok yaşatmadı bana. Yarı bölüm cebinde o kayıt cihazıyla dolaştı ve asıl amaca ulaştırmadı, Levent’e vermedi yani. Dolayısıyla cihazla birlikte yaptıkları o küçük gezintilerin bir amacı olmalıydı. Şöyle de bir şey var; kayıtta isim geçmiyor ve en son bıraktığımda Savaş, ikizlerin doğma hikayesini bilmiyordu. Yanlışsam düzeltin lütfen, çok net hatırlayamadım şu an çünkü. Yani Savaş bu büyük sırrı öğrendi ama Güneş ve ikizlerle bağlantısını kuracak mı ondan da emin değilim. Yani gaza geldik, hobaaaa öğrendiler az çok diye ama ipin ucunu boşa da çıkarabilirler. Göreceğiz. Bendeki asıl şok Haluk’tu. Zafer’i aldı, ittirdi arabanın önüne, hem de Güneş’in arabasının önüne. Muhtemelen bölüm çoktan yazıldı, o yüzden yapmayın diye yalvarmamın bir anlamı olmayacak. Ancak umut ediyorum, Haluk Güneş’i görmedi, sadece bir araba geliyordu ve o da ittirdi, gibi bir yere bağlanmasın konu. Çünkü imkansız görmemesi Güneş’i. Görüp de yaptığını varsayıyorum. Haluk’un, Güneş’e aşık olduğunu düşünmemeye başladım Rana ile yaptıkları ‘ben hatamı düzelttim’ temalı konuşmalarından sonra. Üstüne de bu Zafer’i ittirme mevzusu. Kendi pisliğine en masumlardan birini, Güneş’i bulaştırması, tuz biber ekledi bu düşünceme. Bakalım izleyeceğiz. Reytinglerde ikinci olmuşuz bu arada. Rutin Pazartesi’nin süregelmediğini düşünürsek, gün değişikliği tehlikeli olur demiştim ama sanırım dizinin buna ihtiyacı var. Yüksek bir oranla 2’deyiz üstelik. Temiz bir sayfa açmak fanlara da, oyuncuya da, senariste de, tükenip yorulana da, iyi gelecek gibi. Ses veriyorum, aldın mı sevgili kanal?

Güzel günler.