Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Sekslentiler doruktaydı
Sezon: 1 Bölüm: 28

-Merhaba ben Defne

+Ben de Ömer

*Sinan ve Yasemin bu ikiliyi beraber çalıştırmanın yollarını ararken bir de şunu deneyelim dediler: yeni baştan başlasınlar. Birbirlerini tanımıyormuş gibi yapmayı, böyle bir oyunu kabul eder mi normalde Ömer? Asla. Saçmalama der ve geçiştirir. Ama söz konusu Defne olunca her oyun bir heyecan mı? Yieeeeees. Ortaya çok acayip bir olay çıktı. Bu bölüm Meriç Acemi ,ki tanrı onu korusun, neredeyse 10 bölümlük malzeme vermiş bize. Alın kültürlenin videosu gibi, alın keyiflenin alın alın. At kafalarına at Emine ahahaahahahaahaha

Defne de dünden niyetliymiş. Sanırsın dershaneden rehber öğretmen gelmiş, soru sorup duruyor. E Ömer’in ev ortamı çalışmaya uygun mu değil mi inceledikten sonra geçelim asıl hadiseye: “Anne biz Defnelerlen ders yapçaz.”. Yap evladım, yap kuzum. Ama bak milyarlarca kez boş duran bir ev… Masumiyet Müzesi…Ders çalışmalar…Al şu kızın türevini yetey be Ömey abiy ☹

*Defnecim, unutma sen cüncorsun. İlişkinde de öylesin kusura bakma. Boş yere Ömer gibi her cümlesi ince ince seçilmiş bir adamın karşısında onu köşeye sıkıştırdığını düşündüğün sorular sorma. Sonra pat diye sıra sıra dizer lafları, “aşık olduk ama o uzaklaştı” diye de özetler, kalırsın öyle ters dönmüş kaplumbağa gibi. Öyle buzdolabına odaklanıp kalırsın. Karşında Ömer İplikçi var, haklı olduğun mevzuda bile seni saçmalatarak üste çıkması muhtemel. Kırk fırın ekmeği ye de gel.

*Arkadaşlar…Birtanelerim…Sevgi pıtırcıklarım…Sevişmek sizi küçültmez, aksine…

Madem kafanda başka şeyler var, önce onu hallet. Siz orada nasıl çalışacaksınız, nasıl konsantrasyon kuracaksınız? İyisi mi biraz daha Masumiyet Müzesi okuyalım. Birbirimize bakarken içimiz aka aka sıvılaşıp, hatta buharlaşıp, sonra tekrar süblimleşeceğimize direkt mükemmel bir karışım elde edelim: Aşk. Ben daraldım ben, ben irtifa kaybettim. Yemin ediyorum böyle artık hani paraşütüm açılmıyormuş gibi hissediyorum. Yine hava almaya çıkıyorsunuz, alın anasını satayım alın havanızı alın.

Meğer Defne’de de bir iki numara varmış, Ömer’in on/off tuşunu bulmuş. Ne oldu da böyle değiştiniz deyince pat diye “aşık oldum”u yapıştırabiliyormuş. Bazen Defne’nin Ömer’i, Ömer’in Defne’yi sevdiğinin onda biri kadar bile sevmediğini düşünüyorum. Aynı cümleyi Ömer kurduğunda Defne konuyu dağıtmaya çalışıyor, aklına başka başka şeyler geliyor nasıl oluyorsa. Ama Ömer bunu duyduğu anda kan basıncı artıyor, yüreği sıkışıyor, gözlerinden küçük küçük kalpçikler fışkırıyor. Tamamen unutuyor her şeyi. Hep öyle olmadı mı zaten, hep Ömer alttan aldı da devam edebildiler ilişkilerine. Bir kaleme tav olup gelen adam, bir “aşık oldum”a yine eridi işte. Zaten bildiği şeyi Defne’nin ağzından duyunca bile beyni duruyor adamın. Direkt dudaklarına bakmaya başlıyor. İşaret fişeğini görse anında yol alacak yani. Ne güzel bir soru sordu; “istiyor muyuz hiçbir şeyin yaşanmamış olmasını?”.

İstemeyiz. Ayrıldığımız sevgilimizi, eğer gerçekten aşık olduysak tamamen unutmayı istemeyiz. Hiç yaşamamış olmayı istemeyiz. Arkadaşımız, dostumuz olduysa biri, kıyamayıp bir tane bile fotoğraf silemeyiz. Güzel anlara, anılara tutunup atarız beynimizin bir köşesine. Herkesin bir Defnesi var kendine, kıymayın Ömer’e. Bu kadar eğilip bükülmek, gururunun üstünde tepinmek zorunda değil. İçleniyorum, içlenmesek mi artık?

*Ben bu sahneyle ilgili milyarlarca, kolilerce, litrelerce, galonlarca espri yapardım ama yapmıyorum. Bu da benim hanımefendilik müessesesine bir armağanım olsun. Golf çok iyi bir seçim Meriç Hanım, sizi aşırı seviyorum <3

Golf sahnesini defalarca sardırıp sardırıp izledim. Zaten Elçin Sangu’nun da Barış Arduç’un da içlerindeki o eğlenceli insanları çıkardıkları sahneler tadından yenmiyor. Yahu sizin güzelliğinizin, tatlılığınızın, eğlenceliliğinizin bir ayarı yok mu? Damacana pompası gibi bir basıyorsun litrelerce akıyor. Ayarsız minnoşluklar sizi.

Bir tane top geçirince kapışalım demek de Defne’nin hayatının özeti he. İki tasarım yaptı diye Ömer’le kapışmaya kalkmıştı. Ama ne der Ömer reyiz, “bir de utanmadan kapışalım falan…”. Adamın kucağına atlamak için binbir bahaneler bir şeyler…Ay çok güzeldi tek tek yazıp siz değerli okuyucuların vakitlerinden çalmak istemiyorum. Yoksa saniye saniye yazarım ben. O topu Malazgirt’e Anadolu’nun kapılarına kadar gönderdiğini sanan ama burnunun ucunda duran Defne’ye ayrıca bir şiir yazacağım daha sonra: SON FECİ FAIL

*Şükrü abi sanırım bütün çikolata şelalesini taşıyamadı eve, hala biraz çikolata stoğumuz mevcut. Ömer bu, koskoca şirket CEO’su, yapmıştır planını. Madem Defne in da hauz, e niye çikolata eritmeyek? Gerçi Defne libidosunu ziplemiş, .rar’lamış atmış bir yerlere ama klasörüne çıkartmayı da biliriz. Biz kim miyiz: SON FECİ ARE YOU SEX

Bu sahneler art arda ne kadar güzeldi yahu, aklımı çıldırdım izlerken. Bu ara her bölüm diğerini aşıyor, herkesin ellerine sağlık. Meriç Acemi’nin parmaklarını, beyninin kıvrımlarını; Barış Yöş’ün harika dokunuşunu selamlıyorum. Herkesin ya herkeslerin! Hele ki bu sahneyi öyle bir şeye bağladılar ki, bildiğin kendimi tokatladım ne oldu be böyle diye. Sete bir koli nazar boncuğu göndereceğim.

1 2 3 4 5
Pelin Arslan
14/01/2016 10:08
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR