Antalya macerası bitti, herkes evine döndü. Mukadder hala ablasına kızgındı. Çünkü adamcağız, yani Servet Bey az kalsın O’nun Zeynep takıntısı yüzünden ölüyordu, üstelik yüzükleri bile takamadan. Neyse adam ölmemiş en azından. Mukaddes Zeynep’i gördüğünden adı gibi emin, gördüm diyorum deyip durdu. Bunun üzerine Mukadder başladı sen delirdin demeye. Sonra evdeki diğerleri de aynı şeyi söylediler: Delirdin sen Mukaddes! Kadını iyice delirtecekler bu gidişe.
Bu arada Ayfer Şaziment’i eve almayıp bir güzel kovunca Şaziment de kendi tabiri ile homeless’dan hallice babasının yanına da gidemediği için soluğu Melissa olarak malikanede aldı. Akıllı kız valla. Orada ekmek elden su gölden. Tabii Fatih feci şekilde itiraz ettiyse de Mükedes Hanım’cığı memnuniyetle kabul etti gelinini.
Şaziment’den kurtulmanın yollarını arayan Zeynep ve Fatih koz olarak evde unuttuğu, daha doğrusu annesinin el koyduğu bilgisayarı kullanmaya karar verdiler. O iş Zeynep’teydi. Bilgisayarı bulup Şazi’yi malikaneden kovacaktı.
Diğer tarafta Ayfer’in kocası Mustafa da Fadik’le plan yapıp, Ayfer’den af dilemeye gitti kapısına. Kendince baya büyük bir hamle yapıp, yağan karın üzerine ‘Seni seviyorum, beni affet Ayfer’ diye yazmıştı. Ama Ayfer yer mi? Darbeli Bey’ciği O’nun adını dağlara yazmış. Kar da neymiş? Kovdu tabii adamı.