Mahalleli ise her zamanki şirinliğinde, Servet Abi her zamanki tatlılığında, Hayati her zamanki deliliğinde, Maşuka ise her zamanki aykırılığında idi. Maşuka, en sonunda pes etti mahallenin kadınlarına “kadınlık dersi” vermekten… Maşuka’cığım senin hedef kitlen yanlıştı bir kere, aaaaa! Altı ay sonrasına savrulduğumuzda ise bir başka şok bizleri bekliyordu. Hayati de çeteye dâhil olmuştu. Kafasındakini çıkarmadan, boynunda asılı olan gözlükle onun kim olduğunu anlamıştım lakin yine de bir “Yok artık, değildir,” dedim kendisini gösterene kadar. Hakikaten Hayati, sen hayırdır?
Gerçekten çok güzel bir bölümü daha ardımızda bıraktık. Ulan İstanbul, benim ve hepimizin gönlünde çok özel bir iş oldu. Cesaretiyle, duruşuyla, yerinde hamleleriyle… Sevdik, seviyoruz, seveceğiz!